VUSLAT YOLCUSU
Bu nasıl bir yoldur hiç bilmediğim
Sırat köprüsünden geçer gibiyim Altımda mahşeri bir kalabalık Üstümde uzanan sonsuz bir boşluk Meçhule yol alan bir yolcuyum ben Ruhum bedenimi terk edip gitmiş Zaman mefhumunu çoktan yitirmiş Düşlerim karanlık tünele girmiş Sırlarımı örten perde çekilmiş Vicdanımla baş başayım şimdi ben Attığım her adımda ufka dalarım Bütün geçmişim durur karşımda Dünyevi karnem yolun sonunda Almaya notlarım yeter mi bilmem En ağır sınavı vermekteyim ben Ne tövbe kar eyler ne pişmanlıklar Ne dökülen yaşlar ne itiraflar Kaç kere söylendi o hayat fani Her şeyden çok sevdim bu tatlı canı Kuru bedenimde bir meczubum ben |
her zaman ki hünerde kalem yürekten akmış çağlamış bravo dost kal esenlik içinde...