Kızgın Dere YatağıPırıltısız yıldızların söyleştiği Saklı bir Meryem gecesi Soyunduk bir giysi gibi ince Yazılmamış acılarımızdan İncil’e Eski hüzünlerin kuruttuğu Kızgın dere yatağı Bir aşkın sonsuzluğu Ne çok öpüştük yapraklarda kırağı Unuttuk günebakanların açtığı Sarışın saatlerdeki ayrılığı Çünkü seviştik, nasıl da çocuk İvecen iki serçeydik tek kanatlı Düşmeden uçtuk Yüreğinin çırpıntısını Duydum ürpertisini teninin Dokunuşlarımın en suskun En uysal ânında gezgin İğde kokusu yalnızlığını Benim yalnızlığım rüzgâr… |