Süreyya (Müsterih Ol)Şiirin hikayesini görmek için tıklayın Süreyya ( Eskiden Böyle miydim)
Bir kere de sen benim dizime yat Süreyya Her sayfana işlesin havadaki rayiha İnan gözün kamaşır görsen saçtığı feri O ki, gökte ararken yerde bulduğum biri Eskiden böyle miydim, susma anlat Süreyya Nasıl gamsız biriydim ha var, ha yoktu dünya Kim derdi ki, gün gelip aşk ile yanacağım Kendi gözümden bile böyle sakınacağım Ne Leylâ’ya benzerim ne de diğerlerine Onlar şimdilik susup, otursun yerlerine Bilmesinler, neden bu denli çok sevdiğimi Zaten düşünürlerken başımdan savdığımı Anladıysan ne âlâ karmaşık sözlerimi Öyle anlar oldu ki ayırsan cüzlerimi Çözemedin Süreyya yine de sen aldırma Sakın ola öfkeyle yolumuzu ayırma İçim sıkıldığında soluğu sende aldım Bittim dediğim anda ben sayende çoğaldım Yoksa halim haraptı iç dökmeseydim sana Kapağını açıp da kim yer verirdi bana….. 29 Ağustos 2014 / NÜS Bunca zaman kapını çalmadıysam Süreyya Unuttuğumu sanma, sen ki dert arkadaşım Bittim, yorgun gözlere kara çalıyor dünya Gülümsemekten aciz çatıkken iki kaşım Sanki kış ortasına işlenmiş mor nakışım Dermanım yoktu anla o hâlde neyleleyim Bir tutamlık tâkati yola azık ettim de Tıknefes karşındayım daha ne söyleyeyim Hatta bir keresinde sesini işittim de Gelemedim, kendimi onca helâk ettim de Hadi ben çaresizdim, değil göğe uzanmak Bir adım atmak bile bedene eziyetken Sen nerdeydin Süreyya kolay mıydı dayanmak İnseydin başucuma imkân da müsaitken Nasıl bekledim bilsen zamanda müsaitken Çok kırıldım Süreyya fakat önemli değil Sarıp sarmalayınca unuttum gitti işte Ağlamam artık, hem bak yüzüm de nemli değil Müsterih ol Süreyya bir şey yok bu gidişte Hicranı çağırmak ne ufacık serzenişte… 31/10/14/NÜS |
"Anladıysan ne âlâ karmaşık sözlerimi
Öyle anlar oldu ki ayırsan cüzlerimi
Çözemedin Süreyya yine de sen aldırma
Sakın ola öfkeyle yolumuzu ayırma
İçim sıkıldığında soluğu sende aldım
Bittim dediğim anda ben sayende çoğaldım
Yoksa halim haraptı iç dökmeseydim sana
Kapağını açıp da kim yer verirdi bana….."
Süreyya,beni anladıysan ne ala...çözemediysen hala beni,sakın ola ki,aldırma ve bir anlık öfke ile yollarımızı ayırma...Ey süreyya,ben sende nefes alıyordum...bittiğim her anımda,sana koşup çoğalıyordum...dökmeseydim içimdeki güyüzüne çıkaramadığım dertlerimi,haraptım ben...sen ki,yüreğinin kapısını açandın...sen olmasaydın kim alırdı gönül bahçesine,bu halimle beni...
eserin hikayesinde başlıyor aşkın o naif ve kırılgan yolculuğu...bu ne menem bir sırdır ki,yüzyıllardır çözülememiş hala...hangi şairin şiir defterini...hangi aşığın yüreğini sıksan,hep gözyaşı...hep hicran...firkat...nerde o kavuşmalrın efsunlu halleri...
Ve,müsterih ol süreyya denilen rahatlatıcı ve nefes alınan mısralara düşüyoruz birlikte...
"Haftalardır kapını çalmadıysam Süreyya
Unuttuğumu sanma, sen ki dert arkadaşım.."
ey süreyya,seni unutmam ki asla...sen ki benim dert ve yol arkadaşımsın...vefa ve sevgi bu olsa gerek...haftalar...yıllar geçse de,seni unutmadım,demek sevdiklerimize...
"Dermanım yoktu anla o hâlde neyleleyim
Bir tutamlık tâkati yola azık ettim de
Tıknefes karşındayım daha ne söyleyeyim
Hatta bir keresinde sesini işittim de
Gelemedim, kendimi onca helâk ettim de.."
sana gelmeye derman yoktu yüreğimde ki,o halde neyleyeyim...(insana ve insanın değişebilen ruh hallarine,psikolojik gerçeklere uygun)..İçimde azıcık kalmış olan son dermanımı,yollarına azık eyleyip de geldim işte sana...gerisini sen anla...hele ki,sesini duyduğum ve ümitlerimin alevlendiği bir zamanda,kendimi helak ettim de gelemedim...gelemedim...
"Hadi ben çaresizdim, değil göğe uzanmak
Bir adım atmak bile bedene eziyetken
Sen nerdeydin Süreyya kolay mıydı dayanmak
İnseydin başucuma imkân da müsaitken
Nasıl bekledim bilsen zamanda müsaitken..."
ey süreyya,hadi ben bu hallerde iken,sen neredeydin..! bir bilsen nasıl da bekledim gelmeni...zaman denen o değirmen hala una dönüştürmemişken mesafeleri ve sevgiyi...müsaitken kavramı üst üste kullanılmış ki,süreyya bu müsait ortamda gelmemiş ve vefasız davranmış ve sitemi çoktan haketmiştir artık...
"Çok kırıldım Süreyya fakat önemli değil
Sarıp sarmalayınca unuttum gitti işte
Ağlamam artık, hem bak yüzüm de nemli değil
Müsterih ol Süreyya bir şey yok bu gidişte
Hicranı çağırmak ne ufacık serzenişte… "
Ve,şiirin hikayesinin ve mısraların finalindeyiz artık...ey süreyya,sana çok kırıldım...onca müsaitliği boşa harcadığın halde ama,ben hala sana diyorum ki,hiç önemli değil...(sevginin bağışlama gücü bu olsa gerek) sarıp sarmalayınca birbirimizi,bak maziye dair herşeyi unuttum da gitti bile...ey süreyya,bak gözlerime...var mı gözyaşı artık..!rahat ol süreyya..huzurun ışığı değsin yüreğinin karanlık ve mutsuz izbe köşelerine...çünkü seninle çıktığımız bu sevgi yolculuğunda,iki de bir,ayrılığı çağırmak,her serzeniş ve kırılışlarda uzaklara kaçmak da neymiş..!
Gönül dostuna ve sevdiğine gücenirmiş...çok doğru..fakat gerek bu eserde,gerekse gözlemlerimizde...yaşadıklarımızda....görüyoruz ki aşk,sevda,sevgi çok kırılgan bir duyumsama...neden aramadın...neden gelmedin...neden gittin...neden soğuksun...neden bu böyle...neredydin bunca zaman...neden bu böyle oldu da,böyle oldu...gibi binlerce sorular,şüpheler,ihanetle suçlamalar,güvensizlik,sevdiğini acucunda hapsetmek...hobi ve fobilere saygısızlık...karakter ve huyları tolore edememe...egoların şişmesi...incir çekirdeğini doldurmayan sebep-sonuçlar var insan ilişkilerinde...! "telefonun çalmıyorsa,sen aramadığın içindir" diyor bir bilge kardeş...çokça da haklı yani...insan ilişkilerinde,en ufacık karşıdan gelen adım...bir ses...bir gülüş...sarılmalarla geçiveriyor tüm kırgınlıklar...egolar sönüyor...yalnızlıklar bitiyor...
Rahmetli zeki Müren de parçada,biz ayrıldık işte diyerek,sebebini söylüyor...
ayrılmak...kırılmak...veda etmek..uzaklaşmak...bahane üretmek..ihanetle suçlamak...küsmek...görmemezlikten gelmek çok kolay...nefsin,egoların,enaniyetlerin vb. herşeyin devreye girdiği ve sevdiği anlar bu anlar...Ve,bugün sevda,sevgi ve aşk mezarlığı gün geçtikçe daha da hızla kalabalıklaşıyor...çok eski zaman dilimlerine göre aşk,sevgi ve sevdalar çok daha kırılgan..."herşeyi maddede arayanların yüreği,soyut değerleri göremiyor artık"...
eserin finalinde,gerçek aşkı,sevgiyi betimleyen mısralara sarmalanmış seslenişle rahatlıyor gönüller..."en ufak serzenişde,ayrılığı çağırmak da neyin nesi"işte bu dedim...sevgi bu...ayrıntılardan.kırılganlık ve şikayetlerden arındırılmış dupduru bir sevgi bu dedim...ayrılık,yaman kelime...dünyada cehennemi yaşamak...serzeniş yok artık süreyya,müsterih ol artık....
tebriklerim,aşkın psikolojisini...kimyasını ve sosyolojik gerçeklerini betimleyip,kurgulayıp,finalde realiteyi yakalamadaki başarınıza,ustalığınızadır...saygılarımla...