Kahve Çay ve Sen
Bu biraz sözün öyküsü çoklukla közün.
Harflerle aşinadır itikadımca ün. Söz ne olursa olsun, Mevzu sen olursun. İşte o an, Ankara’nın yamaçları alabildiğine sislenir. Güvercinler gülümsemez sen yoksan Hafız semaveri yakmaz Hüzün demlenir saba makamında. Çaydanlık Leyla sürmesince islenir Bakır cezve mahzunlaşır Bir Kafdağı masalı bende kahve çay ve sen. Şiir müstesna bir yerde hep sen misal. Divanlar ketum, Ne Nedim konuşur ne Bâki. Konu sen olacaksın illaki. Yağmur ince ince Yağmur okşar camlarda bakışları. Lütfet de Leyla misali çayı suya sal. Çetin geçer bilirsin Ankara’nın kışları. Efsanedir her hâlim çayımı sen demlersen. Belkıs’ın diyarından bir selam sanki kahve. Acısı kalır tam kırk yıl hatırda. Hatırı yazılır bir satırda. Bir Züleyha masalı Yusuf nazarlı çocuk. Köz düşen yürekleri betimler bakır cezve. Şiir diyarı esrik kalemin aklı uçuk. Dem dem benle tasalı daim kahve çay ve sen. Oysa sükut ehli idim seni görmeden önce. Söz ve yazı orucu tutmaktı tek mesaim. Şimdi her davranışım aşk mevzulu söylence. Sensin sükutumdaki gül misali solmaz im. Bir Kafdağı masalı bana kahve çay ve sen. İnce ince işlenir sana dair her desen. Ankara,24.10.2014 İ.K |