Sağır Bir Şarkıda Unutuldu Kekeme Çocukluğum
Muhalif harflerin toplama kamplarında
Yürek sesini kaybettiği zamanlardan bu dilsiz telaş. Tekil bir uykulardan kaçarken bir düş ağacının köksüz damarlarında bulunuldu sevdanın otopsisi. Aşırı dozda uykusuzluğun dehlizlerinde kaybettim İçimdeki çocuğun kırgın sesini. Tehirli kalmış cenazelerin Gıyabi namazında saf tutmuş tüm azınlıklar. Oysa iki uçurumun Kıyametten önce kavuşması kadar uzaktı vuslatları. Çarmıha gerili kelebeklerin utangaç gözyaşlarında Temize çekiyorum ama günahlarını. Bir yetimhanenin yüzyıllık kapısında Unutulmuş bir çocuğun yaralı düşleri sahipleniyor Pansumanı gecikmiş yol üstü sancılarımı. Kırgın bir gökyüzünden perde perde düşüyorum Düşsüzlüğümün öksüz duvağına. Yapay bir çiçeğin kurak dudaklarında Asılı bulunuyor merdiven altı umutlarım. Üşümüşlüğümde yaktığım Hangi morg soğuğu cesetlerin bedeli bu ki, Yusuf’un gömleğinin en geniş düğmesine bile denk gelmiyor Alfabemin hiçbir harfi. Serbest şiirlerim sorgusuz sualsiz gözaltındayken Bir Filistin askısının merhametli kollarında İfşa ediliyor kısır gövdem. Hep mi aynı yerinden kırılır kırgınlıklarım ? hep mi aynı gölgede sobelenir karanlığı reddeden yoz aydınlığım ? Yalnızlığın iktidarında sevdaya Muhalefet eden gözlerin kadar acıya rehin.. Yüreğim ise gözbebeklerinde Toprağa kavuşmadan kuruyan acıların kadar derin. Şimdi beni hangi anlatım bozukluğunda unutmaya yelteneceksin Ya da hangi sahipsiz bir darağacında yeniden yeşeren Utangaçlığımı hangi kurak geceye gelin edeceksin ? Fail-i meçhul bir şehrin telaşlı betonarme acılarında Öldürüldü içimdeki kekeme çocukluğum. Bileklerinde miadı dolmuş bir intiharın izini taşıyan gövdeme Yeni kayıp suretler arıyorum. Ve üveyik kuşları ölmeden Çelimsiz bir cinayetle sevişmelerim ifşa ediliyor ulu orta ve Kör bir bıçak şah damalarımda soğumadan çığlıklarım, Saçlarına dolanan baharları öldürmekten Dipsiz bir fiske izi bırakılıyor sol yanıma. Sağır gözyaşlarımı öpen Yusufçukların hatrına, beni bana bırakma ey acı. Gövdemin azınlık gölgesine vuran şavkına inat Sen beni sana intihar et. Kısır özlemlerimi çoğul yalnızlıklarıma devşir. Tenin kokusunda sarhoş olan çiçeklerle ört Hastane koridorlarından kaçarken suçüstü yapılan morg yalnızlığımı. Sıvası dökülen betonların arasında anadan üryan kalmış Paslı demirlerin merhametine sar tahta arabalı çocukluğumu. Sağır bir şarkıda unutmaya başla yüreğimi Kısır ve çoğul bir cenazeye kundakla Tenha yalnızlıklarımı. Bir intihar mektubunun mürekkebi kurumadan Gözlerimi gözlerine sıvazla son kez. Dudaklarının kurak Cennetinden vazgeçir beni ki, Yokluğunun Cehennemini şahdamarıma helal et... 17 Ekim 2014 |
düşündürmeyen imgeden uzak duralım çünkü imge dediğin düşündürecek
Sevgiler hürmetle