DÖNDE GELŞiirin hikayesini görmek için tıklayın Çocukken oturduğum mahallede Necip amca vardı. Her sabah saat 7:35 de mahallenin Bakkalından bir simit alırdı. Yaşadığım küçük kasabada herkes herkesi tanır, herkesin herkesle mutlaka bir yerden bir akrabalığı vardı. Necip amca sonradan gelmişti kasabamıza. Kim olduğunu, nereden geldiğini bilmediği için, herkesin bir fikri vardı kim olduğuna dair. Takvimler seksenli yılları gösteriyor, onun için Necip amca kimilerine göre devletten kaçan bir devrimci, kimilerine göre ise devlete mensup bir ajan. Her sabah ben okula, Necip amca bakkala giderken karşılaşırdık. Her sabah ben "Günaydın Necip amca. Nasılsın" diye hep aynı şeyi sorardım. Necip amca hep aynı cevabı verirdi "O geri dönmedi daha" Çocukluğa has o masumiyet haliyle, neden böyle söylediğini sorgulamadım ve hiç bir zaman "kim dönmedi" diye de sormadım. Çok sonra öğrendim kimi beklediğini. Günlerden bir gün rastlamadım Necip amcaya. Çocuk aklımla, herhalde ben kaçırdım bakkala giderken düşüncesiyle pek umursamadım. Okuldan geri geldiğimde, Necip amcanın evinin önünde bir kalabalıkla karşılaştım. Her kafadan bir ses çıkıyordu. "Canına kıymış" diyordu herkes. Bu iki kelime çocuk yüreğime bıçak gibi saplanmıştı. Gözlerimin dolmasına engel olamamış, koşarak eve gidip dedemin kollarına atılmış hüngür hüngür ağlamıştım. Aradan yıllar geçti, ben 14 yaşlarına yeni girmiş çocukluk ve ergenlik boşluğunda bocalarken, bir yabancıyı Necip amcanın evine girerken gördüm. Kapının önüne oturup çıkmasını bekledim. Merak etmiştim. Yabancı bey çıkınca Necip amcanın evinde ne işi olduğunu sordum. Necip amcanın abisiyim dedi, yanıma oturdu hala bilmediğim bir sebep den dolayı Necip amcayı anlatı. Necip amca aslında benim sandığım kadar yaşlı değildi. Annesi, babası, abisi, kardeşleri vardı. Köyünde bir kıza sevdalanmış ama sevdiği Necip amcayla evlenip köyde kalmayı istememiş ve ailesiyle büyük şehire gitmiş. Necip amca bunun üzerine, sevdiğim dönmeyene kadar bende buralarda kalmayacağım demiş ve bir daha geri dönmemek üzere köyünden çıkmış, bizim kasabaya yerleşmiş. O gün Necip amcanın neden her defasında "O geri dönmedi daha" dediğini öğrendim. Çocukluğumdan beri aklımdan çıkmayan, sebebini kavramakta zorlandığım o soruyu sordum. "Neden Canına kıydı Necip amca" "Sevdiği o gün başkasıyla evlendi" diye cevapladı abisi. Giderken ismimi sordu. Söyleyince "Necibin ufaklığı sensin demek ki" deyip gülümsedi ve arkasına bakmadan gitti. Necip amcanın evi satıldıktan sonra ailesinden hiç kimseye rastlamadım bir daha... Çok mu benimsedin yaban elleri ? Gurbet eller vatan olmaz dön de gel. Başında esmez mi sıla yelleri ? Sevdamızın trenine, bin de gel. Deli gönül dert çekmekten uslandı, Hasretinden ciğerlerim paslandı, Beklemekte kirpiklerim ıslandı, O yaşları ağlıyorum sanda gel. Demek böyle imiş aşk ile yanmak, Bir çift siyah göze aldanıp kanmak, Ölümü de,derdin ilacı sanmak, Bari bu sözlere olsun,kanda gel. Ne söylesem anlatmaya az olur, Geliversen kara kışlar yaz olur, Her güzelde evet biraz naz olur, Bu sendeki verem yaptı bende gel. İnat etme bu ayrılık yetti bak, Gurbetliğe tahammülüm bitti bak, Hesapladım,sanki ömür tuttu bak, Gelmeyenler bile geldi,sende gel. Ne bir sitem duydun,ne de bir ahı, Diline dolarsın,vah ı eyvahı, Ölür isem sana olur günahı, Hasta düştüm,sevdiceğin canda gel. Erdal Sarıgöz 14-Ekim-2014 İSTANBUL |