İNSANLIĞIMIZ
Şiirlerimize ölüm çöktü,
yüreğimize hüzün Gözyaşlarımız ellerimize yağıyor bedenimiz terk edilmiş köylerde işkencelerde kurak bir coğrafyada ölümlerden ölüm beğeniyor çocuklarımız Kadınlarımız kadınlıklarıyla idam ediliyor “Bu bir savaş olmamalı” diye haykırıyoruz Uzaklardan gelen çığlıklar ses veriyor sesimize “Ölüyoruz ; görmüyor musunuz?” diyor bir genç Ağıtlar yakıyor anneler her gün başka başka gidenlere Bu bir zulüm dalgası, bu bir acı yağmuru Sonunda anlıyoruz. Bitmez ki yüreğimize düşen kan damlaları Dinmez ki ellerimize bulaşan ölüm Baştan savma yaşamlarda uzaklaşırken hayattan Sınırlarımıza dayanıyor zulüm, Beynimizin kıvrımları ihanet ediyor yüreklerimize Kapatıyoruz kapılarımızı Ve susuyoruz işkencelere Umursamıyoruz kıyımları Bize dokunmayan yılandan Uzak duruyoruz olabildiğince… Ama o yılanın gün gelip de Yedi başlı bir ejderhaya dönüşeceğini göremiyoruz. Ölümlerdeyiz, ne olur susmayalım artık Kapamayalım yüreklerimizi zulümlere Savaşa akmasın kanlarımız oluk oluk Yeter artık, tutmayalım soluğumuzu Korkuluklar dikmeyelim girişlerine kalplerimizin Kovalamayalım kuşlarını umutların Kan türküleri söylenmesin Kobane’de Ak bir güvercin kadar barışla Dicle, Fırat gibi korkusuzca Cesurca akalım doğunun her bir kentine Acılarımızın üstüne gidelim hiç bıkmadan Bırakalım, tükensin kavgalarımız Nefes alsın artık, yaşasın, Bırakın, ölmesin insanlığımız |