Vezinli Kar Taneleri (isimli kitabımdan seçmeler)
Hüznün gam çizdiği resimlerdeyim
Yalancı bahara aldanmış gülüm yelin ram estiği mevsimlerdeyim sebebi çileyim, nam - ı bülbülüm hüznün gam çizdiği resimlerdeyim baharın sevdası düşmüş toprağa ağacın dalları küsmüş yaprağa bir figan sesidir vurmuş ırmağa canın kan kestiği kesimlerdeyim bir deli rüzgardır eser ömrümden bir buruk nağmedir geçer gönlümden ne dünde hayır var, ne de bu günden ömrün buz kestiği mevsimlerdeyim sevda yağmur yağmur şu genç ömrüme yağar damla, damla seven gönlüme bahçe çiçek açmış benim neyime kırık şarkılarla, esinlerdeyim yarıldı yer, arşı sardı ağıtlar uyandı bak duyan bütün sağırlar yandı yürek, yandı bütün kağıtlar yelin kül estiği mevsimlerdeyim 2 Geldi hazân, Yine hüzün, Yine gam Cümbüş kırık, neyzen suskun, ney suskun geldi hazân, yine hüzün, yine gam şarkı suskun, meyhan suskun, mey suskun geldi hazân, yine hüzün, yine gam gönüllere elem konuk her akşam ... Hicran dilsiz, yaş gözsüz, mevsimler güz şair suskun, şiir suskun, tar sözsüz yine boyun büktü akşamlar öksüz geldi hazan, yine efkar, yine ah-u zar yine hasret, yine gurbet ah leyli yar bir ince sızı düşer sineye her akşam Bülbülü bir güle zar eylemişler dünyayı sevene dar eylemişler sevdayı göğsüme nar eylemişler geldi hazân, yine hüsran, yine figan yine hicran, yine giryan, yine efgân bir ince sızıdır nereye baksam Rüzgar hicran inler gönül secdede nağmeler aşkı kanar her hecede ay küser bir efkâr basar gecede geldi hazan, yine hüsran, yine efgân yine sürgün, yine firgat, yine figan bir kara dumandır iner her akşam Felek ki, demirden örmüş ağını ceylanlar aşk için yakmış dağını gazeller savurmuş gönül bağını geldi hazân, yine hüzün,yine giryan yan ey gönül dermansız derdine yan bak yine çöktü efkar her yer karardı bahçe gazel döktü yaprak sarardı her sokak başını bir elem sardı geldi hazân, yine hüzün, yine gam yine sürgün, yine giryan, yine hicran bir ince sızıdır nereye baksam Tipi bize, boran bize, kar bize feryat bize, figan bize, zar bize hicran bize, fizan bize, har bize yine firgat, yine gurbet, yine hasret ey Ozan dinmez bir sızıdır yüreğinde ne yapsan gönüllere elem konuk her akşam Bahçe mahsun, gül mahsun, gönül hicran bülbül zar-ı figan, zar-ı fizan, zar-ı efgân ey vah yine hicrân, yine giryân, yine hüsran, yine gam ince bir duman gibi geçip gidiyor zaman yan ey gönül dermansız derdine yan Geldi hazân, yine hicran,yine hüsran, yine giryân bana düştü ah!.. yine firgat, yine hasret,yine figan, yine efgân cana düştü ah!.... attı felek, her birimiz bir yana düştü ince bir duman gibi geçip gidiyor zaman yan ey gönül yan, şimdi dermansız derdine yan hüzünlere yazılmış bir ömür bizimkisi neylersin ah! leyli yar... kış geldi , yine tipi, yine boran, yine duman yine her gece kalbimize yağıyor kar... 3 Hasret çiçeğim Yağmurlar düşerken körpe bağına süzülür damlalar gül yaprağına takılıp gurbetin hüzün ağına bir sen mi solarsın hasret çiçeğim Sarıp dikenlere gönül acını indirme başından ümit tacını rüzgarda savrulan ipek saçını bir sen mi yolarsın hasret çiçeğim Estikçe başından gurbet yelleri okşarsın hasretle açan gülleri mutluluk içinde eski günleri bir sen mi anarsın hasret çiçeğim Dalıp anıların buruk seyrine gözyaşı dökersin hasret nehrine yediğin ekmeği gurbet zehrine bir sen mi banarsın hasret çiçeğim Denizler dalgalı alınlar sisli yollar sıra sıra engel dizili herkesin ateşi içinden gizli bir sen mi yanarsın hasret çiçeğim Seller feryad eder dağlar ses verir bir ömre bir sevda sanma az gelir şimdi her gönülde bir ah yükselir bir sen mi ağlarsın hasret çiçeğim Coşkun akan seldim duruldu kalbim gurbet eller gezdim yoruldu kalbim aşkın hançeriyle vuruldu kalbim bir sen mi kanarsın hasret çiçeğim Bir tek sen değilsin hasretlik çeken gizli köşelerde boynunu büken sılada sevdalar gül gül iken bir sen mi solarsın hasret çiçeğim Can Nuri’yim nice canlar canıyım diyar diyar gezen garip arıyım gurbetin hasretin en kör yanıyım bir sen mi dolarsın hasret çiçeğim 4 Hasret yarasının közünde kaldım Yeryüzünün yalnız yalnızı benim gökyüzünün kayan yıldızı benim yüreğin dermansız sızısı benim öksüz bir çocuğun gözünde kaldım açan her gülü ben benimdir sandım yüzüme her gülen yüze aldandım nasıl sevdim bilsen nasıl da yandım hasret yarasının közünde kaldım Ferhat şirin için dillere düşmüş kerem aslı için küllere dönmüş mecnun leyla için çöllere düşmüş gerçek sevenlerin izinde kaldım feryadım çarparken dağ ile taşa bulutlar ağladı yağmurdan yaşa bir deli sevdadır geldi bu başa bir dertli aşığın sazında kaldım nasıl özlemişim taş toprağını deli deli coşan şen ırmağını ilkbaharda yeşeren yaprağını bir yaban gülünün nazında kaldım şu gurbet ellerde boynum büküldü avuç avuç göz yaşlarım döküldü ah çektikçe cigerlerim söküldü boş kalan annemin dizinde kaldım bazen düş peşinden koştum yoruldum deli çaylar gibi çoştum duruldum bir aşk için kör kurşunla vuruldum öldüm sahipsiz bir mezarda kaldım 5 Kalbini Dinle Sevgi denizinden sevda nehrine Dalmak ister isen kalbini dinle Hayal ülkesinden gönül şehrine Bakmak ister isen kalbini dinle Yüce dağ başının sisi dumanı Sarınca geçilmez derya ummanı Kendi benliğinin hanı sultanı Olmak ister isen kalbini dinle Alemde nesnenin her zerresini Rüzgarda ürperen gül nefesini Hakkın kantarında vicdan sesini Duymak ister isen kalbini dinle Camlarda damlanın son akışını Yüreğe işlenen aşk nakışını Yaralı cerenin kor bakışını Yanmak ister isen kalbini dinle Can Nuri görmezsen hakkı gerçeği Derilmez baharın gülü çiçeği Gönül sofrasında aşkı sevgiyi Bulmak ister isen kalbini dinle 6 Hasret Çırası Ne zaman akşam olsa bir hüzün çöker İçimde bin özlem beslenir durur Bilirim ne yapsam ulaşmaz sesim Yüreğim çaresiz seslenir durur Her gece kahırla anarken seni Bir hasret çıkmazı kucaklar beni Uzayan raylarda ömür treni Gözlerde bir bulut izlenir durur Yetmiyor hayale kollar sarışım Gidenler dönmüyor ah garip başım Her gece yastığa akarken yaşım Taş duvarlar bile hislenir durur Ah edip ağlama ey deli gönül Gözyaşı verdiğin bana tek ödül Arzular bağında kopardığın gül Her dem hicran ile süslenir durur Can Nuri silinmez alın karası Deva bulmaz artık gönül yarası Ümitle yaktığım sevda çırası Hasret konağında islenir durur 7 Şimdi ne mehtabım ne ayım kaldı Göğsüme işledim sızılarımı her acıdan dertten bir payım kaldı çaldılar göğümde yıldızlarımı şimdi ne mehtabım ne ayım kaldı duymadı dalgalar yalvarışımı görmedi çağlayıp akan yaşımı taştan taşa çaldı deli başımı okum paramparça bir yayım kaldı önüm tipi boran, önüm fırtına bir sevda yüküydü vurdum sırtıma kara talih çıktı kara bahtıma deryalar kurudu bir çayım kaldı Canlar canı derler soyuma benim gül damladı gönül suyuma benim elde güzel çokmuş neyime benim şimdi ne kısrağım ne tayım kaldı 8 Sığaramda tüten duman gibiyim sorma ahvalimi , sorma halimi sığaramda tüten duman gibiyim dalga dalga vurdu hayat zalimi denizi of çeken liman gibiyim.. sorma bu dünyada neden yalnızım söndü gökyüzünde yanan yıldızım bağrımı deştikçe inceden sızım acıdan inleyen keman gibiyim baharsız bir ömrün kışında kaldım boranlı dağların başında kaldım umarsız bir hayat dışında kaldım yarası deşilmiş zaman gibiyim genç yaşımda neler geldi bu başa yağmurlar ağladı düşen her yaşa feryadım çarparken dağ ile taşa imdada gelmeyen aman gibiyim bir bilsen nelere nasıl dayandım. açan her gülü ben, benimdir sandım nasıl sevdim bilsen, nasıl da yandım bağrına od düşmüş orman gibiyim 9 Kimi Bir Dikene Takılmış Gider Nice dertli kullar gezer alemi kimi bir kenara atılmış gider kimi esir etmiş para zalimi kimi beş paraya satılmış gider hep başka başkadır yaşam izleri kimisi bunalmış yaşlı gözleri her kimi dinledim acı sözleri kimi bir ateşe yakılmış gider kimi darda kalmış canından bezgin kimisi yol almış ilimden sezgin kimi yalnız kalmış bir garip gezgin kimi bir sürüye katılmış gider kimi kaderine boynunu eğmiş kimi isyan edip bayrağın çekmiş kimi bir çiçeğe gönlünü vermiş kimi bir dikene takılmış gider kiminin yalanla geçer her demi Can Nuri alemin doğru ademi kimi huy edinmiş hakkı erdemi kimi bir nefsine kapılmış gider 10 Yeter bu dünyanın cefası derdi yeter bu dünyanın cefası derdi boşa geçti ömür yollar tükendi sormaki vefasız kaç bahar geçti bir ömrü yıllara serdinde gittin koca koca kışlar geçti üstümden kaç çiçek kırıldı soldu içimden incecik yapraktım dala küstüm ben baharımı yele verdinde gittin bir hayır görmedim güz güllerinden kanadı ellerim dikenlerinden damla damla düştüm saz tellerinden bağımda türküler derdinde gittin görmedin derdinden yanıp pişeni tutmadın elinden dara düşeni kopardın kalbimde gülü, gülşeni bağrımda yaralar deştinde gittin 11 Dağlar çiçek açsın diye bekleme Kuşlar şarkı söyler bahar erince nazlı kızlar aşka meyil verince deli rüzgar, es gönlüme serince dağlar çiçek açsın diye bekleme yol açılsın nazlı yarim tez gele amanıda be hey dağlar amanı dağılsin başımın gamlı dumanı her bahar mevsimi yayla zamanı dallar çiçek açsın diye bekleme yol verinki nazlı yarim tez gele yandı yandı küle döndü közlerim bahar gelir ben gülümü özlerim ağlamaktan kan çanağı gözlerim yollar çiçek açsın diye bekleme yol açılsın nazlı yarim tez gele karlı dağlar bulutların ağıtsın seher yeli yaprakların dağıtsın o yar gelmez ise gönül ne yapsın aylar çiçek açsın diye bekleme yol verinki nazlı yarim tez gele 12 Yolcu Saatler geçmiyor günler bir sancı Gidenler dönmüyor yollar yalancı Burda herkes garip herşey yabancı Bir dertli türküdür ömrümüz yolcu Sevda kuşlarının kanadı kırık Kim taşır özlemin yükünü artık Bir yanımız efkar, biri ayrılık Gülmüyor gönlümüz gözümüz yolcu Şarkılarda bir kuş öter bilen yok Gözyaşımız kan gölüdür silen yok Kaç yıl oldu bekliyoruz gelen yok Sürüp gider böyle küsümüz yolcu Ta ezelden sarpa sarmış yolumuz Tutmaz kanadımız kırık kolumuz Yaban elde garip kalmak korkumuz Açmadan solacak gülümüz yolcu Ne ana ne baba, ne kardeş bacı Dünya bir han gibi ömür kiracı Can Nuri Bulunmaz gönül ilacı Bilmem nerde kalir ölümüz yolcu 13 Kan Çiçek Açtı Şu gurbet ellerde garipçe boynum büküldüğü yerde gam çiçek açar vurduğun hançerle kanıyor kalbim döküldüğü yerde kan çiçek açar yağmurum yağmıyor hayat gam çölü sustu yüreğimin garip bülbülü tomurcuk çiçekti sevdamın gülü söküldüğü yerde kan çiçek açar ne gönülde huzur ne gözde uyku cigere saplandı ihanet oku uzaktan uzağa bir sisli korku büründüğü yerde tan çiçek açar gözlerim yıkılmış bir şehir şimdi sözlerim yakılmış bir şiir şimdi hayat ki kurumuş bir nehir şimdi süzüldüğü yerde can çiçek açar hayal darmadağın , ümitler kırık boğazımda düğüm düğüm hıçkırık sümbüller, gülşenler gülmüyor artık görüldüğü yerde gam çiçek açar azgın seller duruldu gün yoruldu hasret ateş oldu bahçe kavruldu yaprak yaprak sokaklara savruldu süründüğü yerde sam çiçek açar yalancı dünyada bir garip kuldum gönül defterinde sevda okurdum yürekten yureğe sevgi dokurdum örüldüğü yerde zan çiçek açar Can Nuri gün güne bir başka yandım Aslı’yı kendime yar imiş sandım. Kerem’in ahını şimdi anladım sürüldüğü yerde gam çiçek açar 14 Gam Değil Iyi günde dost olanlar vardı ya öpüp elin girerlerdi sıraya kötü günde bir hal hatır sormaya gelmezlerse gelmesinler gam değil yeter dert katına erdiğin gönül gurbet, hasret çile derdiğin gönül. zemheride çiçek verdiğin gönül görmezlerse görmesinler gam değil taştan taşa çaldın garip başını ziyan ettin ekmeğini aşını deryalar susturan bu göz yaşını silmezlerse silmesinler gam değil dotsluğa dizdiğin onca kelamı anlamadı çıkarcı deyyus telamı yanından geçerken bir tek selamı vermezlerse vermesinler gam değil ateşi yanmadan kor küle döndün vahası olmayan bir çöle döndün yalancı baharda bir güle döndün dermezlerse dermesinler gam değil varsın üzülmesin ardında kalan mutlu günlerini ömründen çalan anlaki dünyada her vefa yalan bilmezlerse bilmesinler gam değil adım adım koşar iken menzile dost uğruna düştün bak bir ne hale en sonunda mezar taşını bile dikmezlerse dikmesinler gam değil 15 Güller anlamıyor hasretim seni Derya olup çile çile çağlarsın Göller anlamıyor hasretim seni Yağmur yağar yaşın yaşın ağlarsın Seller anlamıyor hasretim seni Bir dost gülüşüne uçup sevinçten Medetler umarsın hayalden düşten Bir çiçek ezilse kanarsın içten Güller anlamıyor hasretim seni Nerde öksüz görsen boyun bükersin Herkesin gönlünce dilek dilersin Mevsimi gelmeden yaprak dökersin Yeller anlamıyor hasretim seni Alın yazgısına ayak direndin Gönül yazısına boynunu eğdin Güzelmiş çirkinmiş demedin sevdin Eller anlamıyor hasretim seni Bülbülün çektiği kendi dilinden Güllerin çektiği bülbül elinden bin türkü söylesen gönül halinden Diller anlamıyor hasretim seni Can Nuri Kimler yazmış kara yazını Kimler çeker artık gönül nazını Çalıp dertli dertli kırık sazını Teller anlamıyor hasretim seni 16 Üstümüzde boran kış, yağan taş olsun ne çıkar varsın can verdiğin gül kalbimde kırıladursun varsın umut güvercinim uğrunda vuruladursun varsın seven yüreğim yolunda yoruladursun üstümüzde boran kış, yağan taş olsun ne çıkar varsın sönmesin yüreğimde ateşim korum varsın kalkmasın aramızda bu engel, uçurum aramakla geçse de ömrüm sanma yorulurum üstümüzde boran kış, yağan taş olsun ne çıkar varsın kalbimizde örsün aşk son günahını varsın göge miras eksin gece siyahını varsın canıma doğrultsun herkes silahını üstümüzde boran kış, yağan taş olsun ne çıkar varsın gögümde sönsün son kalan yıldızım varsın kimseler kaldırmasın viran kalan enkazım varsın kirpiğimden süzülüp düşsün can sızım üstümüzde boran kış, yağan taş olsun ne çıkar 17 Sen şifa bulmazsın bulmazsın gönül kimi gün yoruldun kimi gün darıldın kimi gün olmayan hayale sarıldın sevdayı hak bildin düştün yanıldın sen şifa bulmazsın bulmazsın gönül hüznün sarısında, acının karasında yaprakları solmuş güller arasında aşka vurgun dertli gönüller yarasında sen şifa bulmazsın bulmazsın gönül aşk için göz yaşı döktüğünde anladın. öksüz kalıp boyun büktüğünde anladın genç yaşında nasıl çöktüğünde anladın sen şifa bulmazsın bulmazsın gönül duman duman şimdi karlı dağların başı zalimler görmüyor ağlarken düşen yaşı ne dost kaldı ne de zor günlerin yoldaşı sen şifa bulmazsın bulmazsın gönül gül açar sanma kararmış mevsimlerde bir hayır bekleme esen kuru yellerde mazi bir yaradır sararmış resimlerde. sen şifa bulmazsın bulmazsın gönül bir zaman göğünde gülen gözler vardı bulutlara gam düştü her yer kararırdı tomurcuk çiçekler darılıp sararırdı sen şifa bulmazsın bulmazsın gönül son yaprak takvimde, güne gün ekleme artık karanlık gecelerde sabahı bekleme artık gazel vurmuş bahçeni çiçekleme artık bir şifa bulmazsın bulmazsın gönül gereği düşünülmüş verilmiş son hüküm sevdadır omuzumda en ağır yüküm döküldü yaprağım kurumuş köküm sen şifa bulmazsın bulmazsın gönül mecnun sevmiş leylayı çöllere düşmüş garibin sevdası dilden dillere düşmüş kerem aşkı için halden hallere düşmüş sen şifa bulmazsın bulmazsın gönül 18 Ne haldeyim şimdi sorma halimi bir bilsen ah ben neler, neler gördüm bir bilsen ne yağmur, ne seller gördüm ne rüzgarlar esti, ne yeller gördüm ne haldeyim şimdi sorma halimi her yalana yanıp söndüğüm anmış gidip gidip geri döndüğüm anmış. her terk edildiğim öldüğüm anmış ne haldeyim şimdi sorma halimi ne bir mutlu gün ne sabahı gördüm yüreğime hergün ahları ördüm baktığım her yerde bir günah gördüm ne haldeyim şimdi sorma halimi mazi bir yara silik resimlerde güller açmazı kararmış mevsimlerde bir garip güler mi gurbet ellerde ne haldeyim şimdi sorma halimi mutluluk beklerken yoruldum işte sellerce çağladım duruldum işte hayat kurşunuyla vuruldum işte ne haldeyim şimdi sorma halimi yoruldum her gün maziyi anmaktan yüreğimde hasret ile yanmaktan gördüğüm herkesi seni sanmaktan ne haldeyim şimdi sorma halimi 19 Bir köşede boyun bükerim şimdi Tükettim ömrümde baharı yazı göksümde devasız deli bir sızı söndü hayalimin yanan yıldızı bir köşede boyun bükerim şimdi duman bürünürken dağı, toprağı çekildi ömrümün akan ırmağı kurudu bahçemin gülü yaprağı her hazanda yaprak dökerim şimdi gülmeyi kendime hep haram ettim yaşam sevincini çoktan kaybettim ben yaralı adam, aşka küs yettim her andıkça bir ah çekerim şimdi çiçekler içinde çiçeğim gitti hayaller içinde gerçeğim gitti vuruldu ceylanım herşeyim bitti göksümde yaralar sökerim şimdi 20 Bir gün olsun bana gülmedi hayat Bir gün olsun bana gülmedi hayat gül diyorsun bana nasıl güleyim kahpe felek kesti umut yolumu önüm tipi boran nasıl geleyim acılara aktı gönül ırmağım ayaklar altında kaldı toprağım hazana takıldı nazlı yaprağım dalda boyun büken güle ne deyim yoruldum tutunurken en son dala göç etti mevsimler düşten masala kaç yıl geçti talih gülmedi hala feleğin sillesi nerden bileyim 21 Mahşere savur beni Es deli gönlüme mahşere savur beni aşk cehenneminde yak kavur beni titretme elini nişan alıp vur beni! gıyabımda verilmiş son hüküm olsun geçtiğim tüm yollar kanlı cam kırıkları rüzgarda inleyen keman hıçkırıkları sel basıyor beklediğim son durakları varsın bu öfke efkarım, gam yüküm olsun ben yorgun,zaman kötü, devir zalim devir gözlerim uykusu dağılmış dar bir şehir. efkârım sel oldu, uğrum kara bir nehir varsın yalnızlığa akan tek arkım olsun ister şiir diye bir kağıda yaz beni ister olmadı de sil, karala, çiz beni müebbet bir aşkla kurşunlara diz beni varsın yarım kalmış sevda son öyküm olsun 22 Ağlama kanadı kınalı turnam Ayrı düştük ceylan gözlü o yardan dağlara ah çöktü dumandan kardan bilemedik kaç yıl geçti aradan ağlama kanadı kınalı turnam ağlama gözünde yaşın olayım bağrına bastığın taşın olayım kahpe felek bizi bulmadan uyan yollar tipi boran olmadan uyan dalında goncalar solmadan uyan ağlama kanadı kınalı turnam ağlama gözünde yaşın olayım bağrına bastığın taşın olayım sanmaki ağlayan bir daha gülmez ümitler sararır güller yeşermez gidenler bir daha sılaya gelmez ağlama kanadı kınalı turnam ağlama gözünde yaşın olayım bağrına bastığın taşın olayım 23 Yıllarca ah çekip bezmedin gönül Bir zamanlar nazlı gonca gül idin bir çöl dikenine benzedin gönül o yarin bağında şen bülbül idin yıllarca ah çekip bezmedin gönül bir pınar misali yıllarca aktın vurdukça başına bağrını yaktın bir ömür boş yere yollara baktın çıkıp bir alemi gezmedin gönül her gün sitem edersin kaderine dayanır mı yürek yar hasretine çare yoktur artık gönül derdine ondan gayrısını sevmedin gönül bir yar için dikenleri gül ettin bir acıyı bin acıya zül ettin bağrındaki ateşleri kül ettin yel olup dağlara esmedin gönül bir sevda uğruna hapisler yattın bir sevda uğruna acılar tattın bir sevda uğruna dünyayı sattın yine de umudun kesmedin gönül uğruna sümbüller, güller büyüttün aşk için umutlar, düşler büyüttün besteler, şiirler, sözler büyüttün sevdana bir sitem etmedin gönül bir çiçek baharda solar mı öyle? aşk için saçını yolar mı öyle bir ömür hayale dalar mı öyle kar yağdı bir çiçek vermedin gönül 24 Gözlerimde boran boran yaş kaldı Yalancı dünyada bir gün gülmedim gözlerimde boran boran yaş kaldı gelen geçen vurdu dalıma benim yüreğimde yığın yığın taş kaldı bir seven olmadı candan seveyim bir bağım olmadı gülün dereyim karlı dağlar yol vermedi gideyim önüm arkam dört mevsimim kış kaldı kırıldı çanağı gülden sazımın çekilmez cefası gönül nazımın hükmüne baş eğdim alın yazımın ele düğün bayram bana yas kaldı dağ demedin, taş demedin yürüdüm duman oldum karlı dağlar bürüdüm kaderimi peşim sıra sürüdüm ne giyecek çul ne yiyecek aş kaldı yolcu incitmedim yol incitmedim çiçek koparmadım dal incitmedim bir gönül kırmadım kul incitmedim Can Nuri’ye bir belalı baş kaldı 25 Dallar çiçek açar sanma bir daha Bağlara har düştü hazan vaktidir, Dallar çiçek açar sanma bir daha Dağlara kar düştü duman vaktidir Kuşlar dosta uçar sanma bir daha Yaş kemale erdi görmez gözlerin Kesilir takatın tutmaz dizlerin Silinir dünyada ayak izlerin Bu günlerde geçer sanma bir daha Biter bu hayatla biter savaşın Eğilir önünde eğilmez başın Sormaki feleğe kaç oldu yaşın Ömür ışık saçar sanma bir daha Kalbinde çırpınan o serçe uçar Dağında salınan ceylanın kaçar Kalırsın elleri böğründe naçar Dallar çiçek açar sanma bir daha 26 Yol vermezki nazlı yarim tez gele Karlı dağlar bulutların ağıtır yol vermezki nazlı yarim tez gele eser yeller yaprakların dağıtır gül vermezki naz nazlı yarim tez gele yandı yandı küle döndü közlerim bahar gelir sevdiğimi özlerim ağlamaktan kan çanağı gözlerim el vermez ki nazlı yarim tez gele uzak bir adada canlarım kaldı dünyaya bedel mercanlarım kaldı yürekte bitmez hicranlarım kaldı gel demez ki nazlı yarim tez gele haram oldu gecelerde uykular yediğim ekmekler içtiğim sular lal mı oldu ağızlarda dualar dil vermezki nazlı yarim tez gele 27 Gelsende gelmesende gam değil gayrı Diller sustu bülbülün ahu zarından gül getirip diksende aşk diyarından kırıldı ağacım, umut yok yarından gelsende gelmesende gam değil gayrı nice haller şu heybeme kuram ettim bütün haklarımı sana haram ettim ihanetini onanmaz yaram ettim bilsende bilmesende gam değil gayrı ayaz bir isyanın buzdağında kaldım ah eden bülbülün dudağında kaldım yaş döken bir gülün yanağında kaldım silsende silmesende gam değil gayrı çekip gidişinle yüreğimi yaktın gözlerini dikerek düşmanca baktın sinemin koruna son kibriti çaktın sönsede sönmesede gam değil gayrı savurup rüzgarlara siyah saçını, derin denizlere atıp son taşını çekip gittin ey vefasız alıp başinı dönsende dönmesende gam değil gayrı varsın çilelerle örülsün ömür öyküm ben yalnız garibe ağladım, diz çöktüm varsın gıyabımda verilsin son hüküm ölsemde ölmesemde gam değil gayrı 28 Karlar erimeden ben nasıl gelem Aldım mektubunu tez gel diyorsun Karlar erimeden ben nasıl gelem Keklikler ötmeden bahar gelmeden Gonca derilmeden ben nasıl gelem Pencere önünde yaslanıp cama Seni düşünürüm sabah akşama Derman bulunmadan gönül yarama Hasret örülmeden ben nasıl gelem Ağlarım gurbette kan doldu didem Başka kimim varki ben kime gidem Kahpe felek ilen kozum bölmeden Hesap görülmeden ben nasıl gelem Pencere önünde yaslanıp cama Seni düşünürüm sabah akşama Sitemin eyleme bu Nuri Can’a Hesap verilmeden ben nasıl gelem 29 Bir yanım dağlarda yaralı şimdi Yine bahar geldi karlar eridi Sılanın yolları aralı şimdi Bir yanım fıratta çağlayıp durur Bir yanım dağlarda yaralı şimdi Gönlümü geldiğim yerde bıraktım Fidanlar büyüttüm yelde bıraktım Akan gözyaşımı selde bıraktım Günlerim yas ile karalı şimdi Hasret burgu burgu kalbimde işler Çok uzakta kaldı gördüğüm düşler Munzur yaylasında başlamış göçler Kervanlar yollarda sıralı şimdi Can Nuri yar bizi anar mı bilmem Anıp da yüreği yanar mı bilmem Menekşe gözleri kanar mı bilmem Acep neyler gözüm maralı şimdi 30 Ümitlerim Yeşil Yeşil Sevdiğim Bir zaman günlerim yazdı bahardı Değişti mevsimler hazanlar sardı Umduğum dağlara dolu kar yağdı Gediklerim yeşil yeşil sevdiğim Kolları kesilmiş ırmağım şimdi Yağmura susamış toprağım şimdi Dalında kurumuş yaprağım şimdi Ümitlerim yeşil yeşil sevdiğim Geçip gitti ömür hicranla gamla Bazen nehir gibi, bazen bir damla Aldıklarım kuru bir daldı amma Verdiklerim yeşil yeşil sevdiğim Bülbülü terkeden güllere döndüm Bulanıp akmayan göllere döndüm Kırkına varmadan kellere döndüm Hayallerim yeşil yeşil sevdiğim 31 Hazan ağlar, suzan ağlar, dal ağlar Kırık bir sandalım gam denizinde tutuştum yandıkça aşkın közünde üflet-i mecnunum leyla izinde kumlar ağlar, sahra ağlar, çöl ağlar hüsran ile geçti baharım yazım dinmedi yıllarca bağrımda sızım tellere vurdukça inledi sazım çanak ağlar, mızrap ağlar, tel ağlar gülün sevdasıyla dinmez figandım ateş-i aşk ile gark olup yandım gönül gülzarından nara boyandım gülzar ağlar, sözler ağlar, dil ağlar halimce yaşarken yazı baharı yağdırdın başıma doluyu karı boşa mı bülbülün figanı zarı bağban ağlar, bahçe ağlar, gül ağlar ömrümü adadım bilmedin ey yar dolaştım gurbeti hep diyar diyar estikçe başında bir deli ruzgar yollar ağlar, hasret ağlar, yel ağlar bağırdım, çağırdım duymadın sesim kalmadı ruhumu şenleten mevsim yırtıldı kalbine çizdiğim resim kâğıt ağlar, kalem ağlar, el ağlar yaprağın ağıdı hazan yelinden gönülün kırığı arsız dilinden vefa bilmez bir vefasız elinden hazan ağlar, suzan ağlar, dal ağlar 32 Bahçe yangın yeri gül hare hare Bahçe yangın yeri gül hare hare bülbül ah-u zarda can pare pare söz dinletemedim o nazlı yare ferman yazmış, kalem kırmış ne deyim mektup göndermiyor postalar küskün selamlar getiren turnalar üzgün yüreğimde yara dağlarım sürgün ferman yazmış, kalem kırmış ne deyim çekerim bu dertler bitmiyor usta yıllardır bu gönül gam ile yasta kesilmiş yollarım gidemem dosta ferman yazmış, kalem kırmış ne deyim bir onmaz sevdaya salmış gönlümü dalında bir yangın sarmış gülümü reva görmüş felek kara ölümü ferman yazmış, kalem kırmış ne deyim 33 Şiir yanar, kelam yanar, dil yanar Şu garip boynumu dâra verdiler sineme onanmaz yara verdiler ateşi aşk ile nâra verdiler alev yanar, ateş yanar, kül yanar yarıldı yer, arşı sardı ağıtlar yandı yürek, yandı bütün kağıtlar kalem yazmaz silindi hep satırlar şiir yanar, kelam yanar, dil yanar bükülmez dağ idim eğildi başım bekledim çatladı son sabır taşım bilmem kaç yıl geçti, kaç oldu yaşım günler yanar, aylar yanar, yıl yanar bir kızı severdim öyle uzaktan bin dilek diledim olmadı haktan kurtuluş olmadı kahpe tuzaktan hayal yanar, sahra yanar, çöl yanar ateşlere verdim gönül dağımı bitirdim gam ile gençlik çağımı târumar eyledim sevda bağımı bahçe yanar, bülbül yanar, gül yanar ağular devirdim doldukça tasım ben bittim bitmedi gönülde yasım gönlümdeki ah’tır bütün mirasım sazım yanar, sözüm yanar, tel yanar 34 Gelin gelin ağlar nazlı gelincik Dağların başında açan gelincik solmuş yaprakları daha gencecik kalbinde bir sızı kanar incecik sevdasını yüreğine gizlemiş bu dünyada bir gün olsun gülmemiş kalbinde bir sızı kanar incecik gelin gelin ağlar nazlı gelincik ateşe vermişler gönül dağını târumar etmişler sevda bağını gam ile geçirmiş gençlik çağını sevdasını yüreğine gizlemiş gülmek nedir bir gün olsun bilmemiş gelin gelin ağlar nazlı gelincik gülmemiş kaderi ah bir kerecik ağladıkça taş duvarlar hislenmiş dağlar taşlar bulutlanmış, sislenmiş ay utanmış karanlığa gizlenmiş bu dünyada bir gün olsun gülmemiş sevdasını yüreğine gizlemiş nazlı nazlı ağlar nazlı gelincik kalbinde bir sızı kanar incecik tarûmâr etmişler gül, gülistanı suya düşmüş hayali, düşistanı sığmamış kalbine ah-ı isyanı bu dünyada bir gün olsun gülmemiş sevdaları yüreğine gizlemiş nazlı nazlı ağlar nazlı gelincik kalbinde bir sızı kanar incecik avcılar peşinde ah nazlı ceylan gözünde yaşlar kalbinde heyecan yaralı turnamısın aşklara uçan sevdaları yüreğine gizlemiş gülmek nedir bir gün olsun bilmemiş nazlı nazlı ağlar nazlı gelincik kalbinde bir sızı kanar incecik yazan yazmış ak alnına fermanı ne çare bulunur ne de dermanı nazlı nazlı ağlar nazlı gelincik kalbinde bir sızı kanar incecik 35 Merhaba can dostum sen sefa geldin Şu acı günüme geldin yetiştin merhaba can dostum sen sefa geldin vur ki, hançerini deşilsin yaram dermansız derdime bin deva geldin Dostluk hasretidir dostluğun kârı kalplere mühürdür dost yadigarı Hep dosta çağıldar gönül pınarı bu dost hanesine gül vefa geldin Yalan değil hasretinle solduğum gelenden geçenden haber sorduğum gözünün yaşına kurban olduğum gönül mihrabıma pir sefa geldin Dost odurki her şeyi yüze söylesin dostunun uğruna canını versin eli kanda da olsa çıkıp gelsin fakir hanemize dost sefa geldin Kar yağsa dağlara çekilse duman hasretin yolunda geçse de zaman dostluk can içredir, can içinde can gönül kapımıza hak sefa geldin Ben bir Can Nuri’yim candan ikrarım dostuma hasrettir figanım – zarım sevgiyle örülü gönül duvarım mertlik kalesine bin sefa geldin 36 Gözümün yaşıyla ellere verdim Kopardım meyvemi bağlara verdim uçurdum hasreti dağlara verdim. yare bağladığım şu seven kalbi dağlayıp göğsümden ahlara verdim aşkın ateşiyle yaktım gönlümü göklere savurdum sönen külümü elimde büyüyen nazlı gülümü gözümün yaşıyla ellere verdim bir ömür üstüme kara bağladım aşkın hançeriyle döşüm dağladım bir yar için gece gündüz ağladım aktıkça gözyaşım sellere verdim gidip geldim ölüm - yaşam arası silinmedi ak alnımın karası kanadıkça şu gönlümün yarası ılgıt ılgıt esen yellere verdim mevsimler sarardı, rüzgârlar üzgün kederler üşüştü, sevinçler sürgün şu yalan dünyada gülmedim bir gün çalıp efkarımı tellere verdim ya bu dünya yalan, ya da bu hayat uçamaz hiç bir kuş kırıksa kanat bir ömür boşa gelip geçti heyhat bir aşk ki, dilden dillere verdim 37 Gez Garip Garip Vurup omuzuna tahta bavulu Varıp gurbet eli gez garip garip Yollara düşüp de gözler buğulu İlet haberini tez garip garip Varsın yaban eller mekanın olsun Sılanın hasreti bağrına dolsun Anadan babadan bacıdan yoksun Oturup derdini yaz garip garip Her akşam dönünce yurda yönünü Hasretle hicranla doldur özünü Kalbine çevirip yaşlı gözünü Çilenin selinde yüz garip garip Ay geçsin yıl geçsin uzansın ara Hasretin yol olsun karlı dağlara Aktıkça gözyaşın akan sulara Kalsın yanağında iz garip garip Can Nuri’m kalbinde gizle ağrını Sağır gökler yutsun gönül çağrını varsın gamdan dağlar delsin bağrını Uçsun dudağında söz garip garip 38 Gidersen ardında bakışım kalır Gidersen ardında bakışım kalır İpek gömleğinde nakışım kalır Kuzusuz meleyen koyunlar gibi Yanık yüreğimi yakışım kalır Yüce dağbaşları kardır dumandır Koklayıp sevecek haldır zamandır Senden başka kimin varki bu yerde Gidersen yaşamak bana haramdır Sevip doya doya kanışım mı var Benim senden özge yanışım mı var Gidersen gözlerim yollarda kalır Haber getirecek tanışım mı var Gelince her mevsim yayla zamanı Dağılır dağların gamlı dumanı Savrulup dursada gönül harmanı Ne baharım kalır ne kışım kalır Ömrümde nihayet bulursa demim Sonsuz ufuklarda kaybolur gemim Deryadan deryaya durulmaz selim Gittiğin yollarda gözyaşım kalır Süsenler sümbüller saçını yolar Gül açmaz bahçeler yapraklar solar Gözlerim dört mevsim boşalır dolar Dertli çaylar gibi akışım kalır Sevda oku değer paralanırım Hasretle hicranla yaralanırım Can Nuri dünyada yalnız kalırım Her gece yastığı sarışım kalır Kuşlar vedalaşıp yeller eserken Gitme sarıl bana zaman var iken Mezarım üstünde bir sarı diken Bir de ah yazılı bir taşım kalır Nuri CAN |
Ne diyebilirim ki eşsiz gönül ehli sanat ürünü her biri.Duygusuyla, ritmiyle, ahengi, diliyle..
Gönülden kutlarım Nuri Bey Hocam değerli eserlerinizi ve şiir yüreğinizi.
Teşekkürler paylaşarak bu değerleri nasiplenmemizi sağladığınız için.
Selam ve en derin hürmetlerimle.