Mazisinden kopartılan neslin hikayesiydi!Sokak suskun kalmış, nefesler o saatte bir bir emelleri uğruna yola çıkmışlardı Bir köşede ve sessizliğin olanca heybetiyle nazarlarını saklamayan bir can vardı Etrafına şaşkın şekilde bakınıyor, sanki sinesinde sualler peşini hiç bırakmıyordu Neydi sancısı, dile gelmeyen acısı, burukluk içinde kıvrandıran hicran yarası ardı Henüz pencereler açılıyor güneşin haneye girmesi için gayretler bir bir boşalıyordu Gecenin mağrurluğu ve düşlerin ağırlığı çehrelerden bariz birşekilde okunuyordu O gün halde ruhun ve kalbin inhisarında aşkın vecdiyle buluşması okunmuyordu Her an bir korkunun ve telaş içinde koşturmanın zamanıydı, geriye sabır kalmıştı Hükmedilen ve icrayı talime mecbur addedilen o düşünceler her yanı kuşatmıştı Tabi olmak, ses çıkartmadan itaate zorunlu kılmak, ruhlar için nasıl bir azaptı Kalp, yüreğe tercih edilirken, akletmek, mukallitlikle yarış ederken çile başladı Fikretmek için akıl ve idrakin gayrete tabi olan merakı hasletin ilmi saklanmıştı Suçlamak için bahaneler listeler halinde ezbere tabi idi, tercih hakkı kimin haddiydi Masum kitaplar dahi suçlu telakki edilen, insanın çehresine bakarak ilan edilendi Neler çekmemişti ki bu millet, reva görülen her vakitteki şiddet, elbette içimizdendi Peki, değişenler ne idi tarih ve atisinden hunharca kopartılan bu neslin hikayesiydi Kimileri nara attı, kimileri boşluğa bakarak hicranı sürur miskaliyle yudumladı Hüzün içimizi yakan ve anıldıkça yüreğimizi burkan ne müthiş bir elim romandı Süt dilenen çocuklar annesinden alındı, kahbelikler ortalıkta hoyratça salınmıştı Neslin serencamında ne edep bırakıldı ve ne de dert edinmek esasında gaye sayıldı Mustafa Cilasun |