TÜKENDİ İHTİMALLER
Tanrısız şehirlerin
Öksüz çocukları kadar yalnız Susuz çöllerin kuraklığında Kavrulurken zaman Görkemli hiç olmadığı kadar Sükûnetin arkasında Sığındığım o kof ve tarumar Yoksunluk, yokluk Var olmamışçasına. Sarnıcı o boş kuyunun Kalbimdeki o kof yalnızlık. İsyanın biri bin para Sığındığım o kara gölge Dipsiz o yankı Ses vermeyen vefasız yârin Gizemli tabiatı. Ağıtlar yaktım bin kez Savruldum rüzgârında En uzağında, en yakınında Emsalsiz sayısız iz… Kara bulut, yaşlı bulut Alıngan nazım Dilimde bitimsiz niyazım Zimmetinde o korunaksız dünyanın Seyrinde geçmiş zamanın Beklerken nihayetinde yolun Acısına dayanamadığım közün. Sayısız kere Tutulmuşken yağmura Defalarca tutunmuşken hayata Hadi kırın, savurun dallarımı Yakın, yıkın içimi Sızısı geçmez yaralarımı Dağlayın bir kez, bir kez daha Kıvranırken ölümün sancısıyla. Mola verdim düşlere Emsalsiz bir mola, Ses getirdim o sükûnete Soluksuz kaldığım İzbe, metruk köşelerde. Arka bahçesi şu savruk ömrün Kıvılcımı yetti ilk kez Aşka düşüren o bakışın Tükendi ihtimaller hiç olmadığı kadar Hezimetine uğradığım o düş birikintisi. |
Kutluyorum.