Bir Heykel Dile Geldi
Meltemlerin sustuğu, ayın donduğu gece
Trabzon meydanına, can verdi taştan heykel Seller ayağa düşer, el ayak çekilince Muteber tanık tuttum gördüğümü kalemle Kaynıyorken içimde yanardağdan kızgın sel Gözlerimi avuttum, mermerimle kelamla İzledim geçenlerin ölümsek aktığını Taş devrini yaşayan mahluklar akıyordu Kaşlara demir atan kirpikler taş yığını Desteksiz bir iskele, omzu çökmüş bir varlık Der bağrını oyarak, ataş olsaydım sana Ruhumun istediği, en büyük bahtiyarlık Suriyeli bir ana, diz çöktü kaideme Doldurdu bakışıyla, içimi baştanbaşa Ninniler söylüyordu, kucağında âdeme Beni şanslı görenler, az değildi bakarak “Keşke heykel olsaydım, ben de fani dünyada Kalbi yok ah ne güzel, yarını etmez merak” Yıldızlar boyun büker, oysa benim halime Onlarca taş değildim, bilinirdi kıymetim Tanıklık eylediler, âlimlerden Âlim’e Yarına yaren gelir, Delibal’daki yara Bekliyorken kabristan, c/ismini miras gibi Sürgün yaptığın yere, gir de kendini ara Tanıklık etsin gözler, taştan taş olan kalbe Celil ÇINKIR |