Çok görme, meskûn mezarı görmeden geçmeNe lafza muhtaç harf, ne hecenin kavlinde bir af Bilmem ki gönül niye hicran abadında tuhaf, efkârın ihtişamı ne ferah Dert hilkatin temayülünde inşirah, kalbin latifliğinde mümbit bir felah ve refah Ne çilenin güftesi elemin katresinde güneşe hasret hakikati, muştuya muhtaç ati aşk Alıp götüren zaman, sormadan halini hasreder Semada tebarüz eden yıldızlar, ruhumun aidiyetinden firkati lütfeder Suya muhtaç nefesin, solumaya tabii hevesin, insan kimliğinden sudur eden halin Niyetin asliyesinde gizlenen ferasetin, bahtına umut bağlayan nice gayretin o ülfetin Rahlede boyun büktüren ihlâslı teslimiyetin Kıraat edilen her sürenin serencamında dile gelen ayetlerin idraki halde Ne kadar yaban kalırsan, korkulara kapılarak hayatını karatsan fayda kesp etmez Nefesin ana tabi, kalbin sahibiyle kavi, vicdan senasında ve bakir toprağı aşk kokar Ne kadar figan etsen, zevkle gününü gün etsen Takat tevdi edilen bir sanattır, kalbin inşirahına taraftır, sevdaya ramdır Anne niye her nefes için yârdir, şefkati ve hamiyetiyle ferahlatan bir canı revandır Korku kim için kardır bühtan niye solduran cenahtır gereksiz hardır ibret aşkı nardır Ne talan edilmiş ruhlar, ne yuhalanan zanlar Kimler için muteberdir bahtı gazalar, figan ettiren anlar, zulmedilen canlar Ne müstekbirin narası, ne arsızlık harı, müstezafların hülyası neye umut bağlar Kim için ellerini açarak secdeye kapanıp yanar, canhıraş içinde efkârı sineye bağlar Çok görme, meskûn mezarı görmeden geçme Derdini anlatamayan, bahtın hülasasını yaşayan, hicrana kanarak ayılan Nazarın her perdesinde, kalbin titrettiği vesileler içinde, tabi olunan her ne ise Asabiyeti ihata eden rahleyse, tebessüm edip görmeden geç, eğer mukallitlik nitelikse Mustafa Cilasun |