BİR AĞUSTOS GECESİNDE SABAHI KARŞILAMA
gece
04 : suları sabah dır yakın olan şehir uykuda şimdi sönecek ışıklar betondan anıtlar ğöğü delecek gökyüzüyle aramıza perde olmuş demirden ve betondan ne varsa yıldızlara veda vakti,şimdi: modern zamanlar bize vaki olan... oysa ki göğe bakmalıydık çıngıraklar gibi avazını hiçe sayarak saatlerin göğe bakmalıydık bir yağmuru mesela bir gökgürültüsü nü bir ayın doğuşunu bir de günbatımı nı mesela hesaba katmalıydık... süratle yaşıyoruz yaşlanıyoruz ve de telaşla tüketmek tüm arzumuz haz almak ruhun fiyakası şimdi geri kalsan rakiplerin alt eder seni:telkin edilen bu şimdi horoz ötüşleriyle uyanmak nostalji şimdi hızlı siren sesi gibi hafif raylı tren uyandırıverir bizi gün boyu işleri yetiştirme telaşı akşam ne de çabuk oluyor,gece nasılda ilerliyor ğöğe bakmaya vakit ne ala şimdi? oysa ki insanlar görüldüğü gibi değil mutlu değil mesela arıyor çün arınmayı bilmiyor ve arıyor kaybettiği hazineleri göğe bakmalıyız diyorum aldırmadan çıngırak gibi çalan saatlere çil çil öten horozlar kaldıysa eğer yanıbaşımızda bir sabah ’uykudan hayırlı olan’a’ çağrıldığımız da kalkmalı bir vakit ayarı yapıp vakti kuşanmalıyız... göğe bakmalıyız bir yağmura mesela gökgürültüsü ya da ayın hüznünü günbatımını bir de hesaba katmalıyız... sefa YILMAZ (BURSA 23.08.2014) |