Usta Dedi Ki (yakamdaki kir izi)
toprak susuz
toprak kıraç toprak taş ekmek arpa ekmek çavdar ekmek mısır yatak dam(ahır) bir göz oda ve koyun koyuna bir köşede bağlı inek buzağısıyla anadoluda bir kasaba kışlar kış ayaz, yaz kadar yakıcı yazlar sıcak iki yanı keskin bıçak çatlayan toprak çavdar tarlası sancılı bir bahar patika yol ve sancılı bir doğum usta dedi ki allah rızkını verir höllük bez ısıt ısıt koy e bebeğim e tahta beşik salla yavrum ağlamasın umuda yolculuk yağmura dua bir hafta kırk gün güneş kavur kavur kavururken toprağı gölgede bebek temmuzun onbeşinde kara sinekler gözlerde oğul verir. nasırlı eller altın sarısı çavdarda çatlamış dudaklar suya hasret usta dedi ki bu yılda bitiğiz umut gelecek yıla baba çoban anne ırgat otlaklar taş tarlalar kocabaş eller kan içinde yalın ayak yarı çıplak ho der babam o köy senin bu köy benim bir sığır çobanı bir koyun çobanı yarı hak verilir yarı verilmez yollar yokuş üç yıl beş yıl karın tokluğuna çocuklar amele çocuklar okulsuz okuyupta muallimmi olacaklar usta dedi ki okursalar.. kim güder sığırları ırgata kim gider yıllar yıllar içinde birbirini aratır anne yorgun baba bitkin göze gurbet görünür ama nasıl evden bir kuş uçar kanadı kınalı gelin ederler telli duvaklı birde yiğitleri var deli dolu erkek olacak ya aklı bir karış havada ne gaz dayanır ne fitil ders çalışır geceler boyunca az kaldı ilk mektebin sonuna biter bitmez şehir alır onuda okuyacak büyük adam olacak kurtaracak anne babasınıda şehir renkli dünya şehir umut kurtlar sofrasında ekmek aramaktır yatağı mekanı belli değildir düşer yollara usta dedi ki bitmez bu sevda ağa düşmüş balık sarılır yengeclere sahipsiz ve kimsesiz her uzanan ele simsarlar kol gezer şehir varoşlarında o hala ayakta köprü altı, parklar sıcak sokuluşlarla kaybolur gecenin karanlığında her doğan gün sancılı bir umuttur hasrete, özleme kahve köşesinde boyacı çığrış bağrış ara sokaklarda satıcı balonlar renk renk uçuşur gökyüzünde teyyareler selam götürür sılaya dur durak bilmez ayak işlerinde çırpınır kanadı kırık serçe zaman zaman tutunacak dal arar ideali var ya... usta dedi ki düşte kalır okumak adam olmak bu gidişle... meslek gelir akla işe başlanır hoş geldin hayat eri yer süpürme ayak işleri, ufak tefek işler yeni bir hayat. iş tarifi yapılır şunu şöyle yap bunu böyle yap.. söylediklerime kulak ver elini kullan; dikkat et; seri ol.. kafa; parmak dirsekleriyle eller; çekiç sapıyla ayaklar; tek ayak üzerine dikelmekle eğitilir.. güven sağlar anahtar verilir günün ilk ışıklarıyla koşar fedakar eleman kimliği ile her şeyde o her işte o gün onunla başlar onunla biter ekmeğini sever emeğimi sever. usta dedi ki aferim.. sende gelecek var sırt sıvazlar bir hafta bir ay bir yıl karşılığı istenir emeğin orası olmamış burası olmamış dikkat etmelisin sabretmelisin azmetmelisin daha cok öğreneceklerin var çok çalışmalısın çok.. dikkat ettim çok koştum çok çalıştım bakınmadım sağıma soluma gün nasıl başladı nasıl bitti anlayamadım düşlerime taşıdım emeğimi işimi.. yorgun bitkin düştüm gecelere usta dedim... işi öğrendim. emeğimin karşılığı.. yoruldum. tatil; istirahat usta dedi ki olur..düşünürüz. işler yoluna girmiş zaman zaman dank eder okuma arzusu ekmek su gibi ikinci eğitimi düşler düşünde balıklama dalar bir akşam üstü bir elinde kitabı bir elinde işi akşama ders, aş, bulaşık günler su gibi akıp geçmekte artık hem işçi hem öğrenci baharın ılık ılık esintisi güneşin yaza göz kırptığı bir bahar sabahıydı bir mayıs bin dokuz yüz yetmiş yedi ellerinde bayraklar sokaklar bayram yeri istanbul türküler çığırır işçi öğrenci köylü her yönden yürüyüş kolu ve taksim meydanı yumruklar çekiç iner haksızlığa ve otuz yedi can taksim meydanı mezar usta dedi ki yıldırmasın seni bunlar baba yoksul köy yoksul toprak alınır bir kaç parça gurbetlik görünür diğer çocuklara da birer birer uçuşurlar kimi okumak kimi iş sevdasına gidenler dönmez geri anadolu ilgisiz, bakımsız, eğitimsiz devlet toplu katliyamda ekonomik politikalarıyla hayvancılık, tarımda şehir her gecen gün yeni çalkantılara gebe işçisi emekçisiyle işsizlik cığ gibi büyümekte kapanan fabrikalar sıkıldıkça sıkılan kemerler patladı patlayacaklar sokaklar yığınla eğitimsiz gençler sevdalar duman duman usta dedi ki herkes ekmek peşinde yıllar su gibi akmakta yaş yarıya yaklaşmakta dümen almış gemi çıkılan uzun yolculukta güneş vurmuşken kana sevmek aşık olmak yada saplanır sancıdır kalbe sevda ve umut yaşanılanlarla hakkıydı onunda bu yüreğindeki boşlukta sevdi aşık olduda sonbahara yenildi umut sevda dedi ya bitti bitecek derken filiz verdi yeniden umuda yolculukta usta dedi ki yaşam bitmedikçe sevda bitmez ki K A R A K E D İ K Ü L T Ü R , S A N A T , E D E B İ Y A T D E R G İ S İ , Y I L : 2 0 20 , S A Y I : 3 5 cemal karsavran |