AYŞECİK'İN YAŞGÜNÜ
Beş yaşında Ayşecik, yakında girecek altı yaşına
Soran gözlerle bakıyor, annesine ve babasına. İşsiz kalmış kış günü, çaresiz, ne yapsın baba? Yavaşça gelip kulağına, diyor; yaşgünüm baba. Dedi! kızım paramız yok, olmayacak yaşgünün. Ayşecik’in karagözlerini birden kapladı hüzün. Anne görünce yavrusunu, içi yandı, pek üzgün. Alacaklılar kapıda... sırası mı şimdi yaşgününün? Diyor ya içinden! lakin ana yüreği dayanır mı? Yavrusunu görünce öyle, hiç pervasız kalır mı? Cep delik, cepken delik, ne yapsın annen Ayşecik? Kalmadı bitti, ne annende hanımlık, ne babanda beylik. Alacaklıları mı düşünsün, yoksa yavrusunu mu anası? Param yok deyip,kestirip atıyor başından babası. Bulutlanan yaşlar dökülüyor, adeta tufan sonrası. Hıçkırıyor Ayşecik! yaşla doluyor gözlerinin karası. Neyi düşüneceğini şaşırmış, ne yapsın zavallı anne? İçi sızlıyor; yavrusunun gözyaşlarını gördüğünde. Bağrına basıp da yavrusunu, diyor buluruz bir çare. Aklına gelip birden, bekarlığından kalan birçift küpe. Diyor; sil yavrum, gözlerindeki yaşları ve hüznü! Sen mutlu ol yeter! annen yapacak sana yaşgünü. Satıp da sevindirdi ya! bebeğini,karagözlüsünü. Yavrusunla beraber yaşadılar, en mutlu yaşgününü. |