YOKLUK EKMEĞİ
ölüm...var olmanın diğer adı
beden dil için haya, gözler için ziyadır. hapsedilmiş ne varsa, ruhuna eza veren mevcudiyeti hatırla! beşeriyet değil miydi?kefenini düğmeleyen kerbelada toprağa verilirken bir kuşluk vakti ... saika! gözlerindeki hakimiyet kıyamda derlenmemiş cahile toprağıydı boynunu eğerken avuçlarında ellerim kirpiklerinin tecrübesi ,intikal ettiği kadardı sen nazlı bir misafir ,ağırlanırken gözbebeklerimde yarım kalır hikaye ... kaderin diktirdiği ,sönük bir izmarit gibi tamamlanamazsın . kabil’in lekesi düştü toprağa yusuf atılırken kuyuya... kail’in vicdanı hala ayakta bu yüzden alnına yazıldı ihtila geçmiş... belki de hiç geçmemiş , ayağında prangalar hicret etmemişken daha efendisi ,beyaz zenciye unutturmazken rengini bu kaçıncı tevabun ,küfelilere kanat çırpar ebabiller yusufa uzanan bir tüccar niyetine bağdatın ayak izleri var, hala ... inanma !!! iktidarın ölümüydü dudaklarının pervazında kuruyan ve her yaş gözlerinin tasfiyesiydi kirpiklerinin katlini vacip kılan . ve unutursun gün batımında , ayrac ortalarken geceyi . inanma ! elleri kesilirken anlarlar züleyhayı , dilleriyle kirlettikleri . ellerinde ’meskun tövbesi’ sahipsiz miydi ki ,son bakışın... oysa elif noksanlık kadar zaiddi, tebdilde tasdik edilemez mi gözlerinde tamam ,bir kaç defa adımın anılması ,kafi geliyordu , kıtlığa düşmeseydi manası . işgal edilirken toprak, tehcire tabi olur ayaklarım bu yüzden makberden azledilmek üzereyim toprakla örtülür benliğim . gömülürken toprağa kıtlık ,kısmet eksikliği denir . ve adıma yazılırken mezar yeri rivayet denir MELİKE ÇOPUR |
Şair hisli satırlar ardına bürünmüşse ,
Birde içini can çekişen kıvılcımlara teslim etmişse
İki yol var şair
Ya kefeni yırtar gerçeği görürsün ya da
Mezara toprak atar derinden filizlenen ateşin izlerini seyredersin .?