SusuyoruzI Ölüm kampına dönmüş bereketli topraklar Dört yanından kan akar nehirlerinde Dağlarında yoğun bir sis Bulutlarında kan damlar baharlarına Maviye çalan gökyüzünde acı Yeryüzü kan revan içinde Telaş içinde can korkusu Açık kalan gözlerine Sinek konar ölü çocukların Ya analar O eli öpülesi analar Kısılmış sesi çığlık atmaktan Yorulmuş bedeni kaçmaktan Gözlerinde öfke, nefret Dudaklarında süzülür gözyaşları Buza kesilmiş bakışları Eline geçirse o zalimleri Dişleyerek öldürecek belli Fakat ona da ölüm yaklaşıyor sinsice Kalbura dönmüş umutları Bir bir tükeniyor Tıpkı insanlığın tükendiği gibi Tıpkı insanlığımızı kaybettiğimiz gibi Onlar can çekişirken gözlerimizin önünde Tüylerimizin kıpırdamaması gibi Onlar zulümden, açlıktan, susuzluktan ölürken Onları seyretmemiz gibi II Sen evlat acısının Ne demek olduğunu bilir misin Son kez sana baba diyerek Ölen çocuğun acısını bilir misin Bilir misin o acının yüreğe nasıl işlendiğini Yürekte hangi depremler yarattığını Dün Suriye’de Bu gün Şengal’da, Gazze’de Sığmazken mezarlara çocuk cesetleri Biz başımızı öne eğmiş susuyoruz Öyle bir susuyoruz ki Susarak kendimizi kaybediyoruz Ve dünya susuyor Ve insanlık susuyor Birlikte seyrediyoruz bu vahşeti Ta ki sıra biz gelene kadar… Mehmet ACIOĞLU 08.08.2014 |