kısaca hayat..
hissetmeden dokunulmaz,
kırılacaksın belki. belki toparlanman zaman alacak, hatta uzun bir zaman düşüneceksin, tepkisizce, belki de gülmeden... ya da gülümseme maskesini takıp, mış... gibi yapacaksın... yorulmadan savaşacaksın. sonra o savaşçı ruhun duvarlar örecek yine, çok güçlü görüneceksin. insanlar sana hissiz diyecek, keyifli görüneceksin, hep espriler yapacak o şakacı ve aslında hiç büyümemiş çocuksu ruhun. "ulan hayat sana güzel" diyecekler... dokunmadan yaşayacaksın, hasretinden gebereceksin belki... sonra paramparça olan duygularını bi gayret yapıştıracaksın... ve bir yaz esintisi, tatlı tatlı esecek yavaş yavaş sökecek o parçaları yerinden. son parçan savrulurken gökyüzünde, o zaman anlayacaksın neyin ne olduğunu. yine çekip gitmek isteyeceksin, ama... saldığın kökler çoktan yerleştiği için toprağa, adımını bile atamayacaksın, kalıp kabulleneceksin. yaşayacaksın acısıyla tatlısıyla. ve sen hayatın ne olduğunu; "emanetçi" geldiğinde anlayacaksın, anlayacaksın ama çoktaaan vakit bitmiş olacak. bedenin toprak altında karıncalara yem olurken bekleyeceksin yeni bir şans verilmesini, verilir mi? kim bilir.... |