haziran’a haber saldım
Yapraklar hazan mevsiminde
Bulutlar üşengen Tenim ürkek Bir bağrışma var ta yüreğimin derinliğinde Sular bir berraktı vadilerimizde Mertliğin destanları vardı Anadolu’mun her yamacında Bir aşk yanardı gönüllerde Söz demirdi Söz namustu Kirlenmemişken dünyamızda Sevgilerin haraç mezat satıldığı Sokaklarda orospuluğun kol gezdiği Ve paranın ruhumuza hükmünü… Bir oğula Ve bir güne umut tutarak Başlayabilmek yeniden yaşama … keder vardı hep bizimle bazen sessiz dalardı odalarımıza anlamı yoktu sorgulanan her anın teslim olmak vardı yörüngenden duran bir bakışa ve toprak kokusu bir kızın düşlerinde umut durmaktı üşengen ellerinde ve bir güne umut besleyerek … şafaklarda sabahlanan ömrüm yağmura,kara buzulların soğuğuna aldırış etmeden haziran’a haber saldım bir kadehteki son damlanın çoğulca sarılacak dudaklarına birlikte nağmelerini yakmaya türkülerin yitik sevdaların havuzlarında sabahlamaya geldik konuverdik bal veren çiçeklere çekingen dizelerde … bedenleri çürütmeden tarihlere meydan okuyarak yitirilen ömre çekilen acılara düşmanlık saymadan sevginin çemberinde gel dersem sıyrıl dersem günahlarımızın batımında yar... haziran’a haber saldım ver elini tutayım saçlarını kaçkınlar gibi bir atın mahmuzunda şahlanarak güzelliğin ölümsüzlüğüne nake |