Meryem Kız
üç duvardı kader gibi aralarında
harçsız tuğlasız tarla taşlarından üç duvardı komşu kaderleri birbirinden ayıran yoldan yana Meryem’in evi yol denirse adına sonrası bir tarla bir tarla daha Meryem körpe Meryem bir yeni yetme bakışı maviş al al yanakları Meryem inceden ışık Meryem nakış nakış Meryem narin Meryem bir dal gökyüzü büyük ne göl gördü ne dağ ne deniz üç beş evin görüneniydi damları sis duman en ıraklarında birkaç höyük taş yığılı ağzı su sarnıçlarıydı köyün belli belirsizdi ufukta gördükleri bir gün duvardan aşırdılar komşu yana yüzünde kızıl bir tül boynunda bir yarım altın derin derindi mavişleri hayal bile kuramadı paye miydi bilemeden gaye miydi bilemeden bir toprak damdı yaşadıkları bir toprak dama oldu gelin sade su damlamış toprak kokusuydu havanın sade süt sade saç sade ekmek ağılın havası taşı toprağı ve kışı çamuru bir tek mutlu ederdi onu ortalarında baharın kanaviçe kırlent kanaviçe yorgan kanaviçe döşek koklaşıpta öpüştüğü an yonca kokusunda kök çiğdem atılan tohumun doğan çocuğun iştahı zevki ve acıların sevinci hüznü gözyaşı "bir yastıkta kocasınlardı" işin faslı banılıp banılıp yenilen eldeki tek eğlenti her şeyin aşı her şeyin aslı komşuya evlat verme aşkı iki fıstıklık iki inek koca bir ömür böylece geçip gidecek karasında göğün yaz gecesi yıldızların sıcağında güneşin tozu talasında harmanın çamurunda kışın ayak yolunun bağrış çağrış ardışık bebelerin aynı evde dedelerin nenelerin yabanın iki sesi gelirdi bazı sağlıkçı Şakirin ya da çerçi kel Ahmet’in bilmedi hiç uçağı bilmedi hiç vapuru treni doktoru dişçiyi kuaförü denizi ormanı dağı akşam damlarının oynak ışığında gaz lambalarının alır götürürlerdi onu taa ardına kireç badanalı duvarların konuk ağızlarındandı anlatılanlar zahir ilk duydukları asker ve gurbet anıları ikisi öldü ikisi kızdı kalan biri sonradan olan oğlan çocukların eskidi etraf eskidi insanlar eskidi üst baş zevzirler geldiler nice sürü sürü zevzirler gittiler nice sürü sürü komşu duvarlar hala yerinde aynılar toprak dam direkli tavan taş üstüne taş duvar öte bakamadı hiç ne gözü istedi ne gönlü elverdi yatan sessiz sedasız mezar taşlarından yana aşırdılar günün birinde yeniden bir duvarı daha yine üzerinde bir örtü yine sessiz ve sedasız komşuların arasına bir yere salıverdiler bir çukura yavaştan şurdan geldi dediler bakışlarla sonra anasının adını ünledi biri şurda büyüttü yavruları dediler ve şuraya göçtü adı da Meryem kızdı helal ettiniz mi hakkınızı üç duvardı kader gibi aralarında harçsız tuğlasız tarla taşlarından üç duvardı komşu kaderleri birbirinden ayıran 9 kasım 2007..Denizli |
kader gibi aralarında
harçsız tuğlasız tarla taşlarından
üç duvardı komşu
kaderleri birbirinden ayıran
mükemmel ve akıcı şiir:
tebrikler...