Gönülsüz verilen / zehirli dürüm
Şehirden uzak bi yerde; iyilik sevmeyen bi ana kadın
Her gün gibi / Şeytana uyacağı tutmuş gene ogün Bir ihtiyar nine / ermiş’mi? belli değilmiş geçiyormuş o köyden Çala, çala, onun kapısına çalmış ibretmiymiş’mi? bu neymiş / aslında belliymiş Ogün avlusunda yufka açıp gözleme yapıyormuş İhtiyar bir nine? çalmış kapısına Bir yerden gelir, bir yere giderim yorgunum; bi suyun varsa içeyim demiş Açmış aç olmasına, amma açmısın tokmusun diye, sorulmadığından söyleyememiş Musafiri ikramı;hiç sevmezmiş suratıda hemen hemen; zaten her gün sirke satarmış Yaptığı dürümlerden almış birini gitmiş içeriye içine zehir koymuş Al demiş giderken yersin / bi daha gelmesin diye oda niyeti zehirlemekmiş Hemde sanki it’e, verir gibi; ihtiyar nine almış/ aslında hürmeti / nimet’eymiş Koymuş azığı torbasına düşmüş yola / zaten gelenin gözüde gitmekdeymiş Neyse / epey bi yoldan sonra; oturmuş bir ağacın gölgesine açmış azığına Bir genç askerden teskereye geliyormuş;selam vermiş oturmuş nine’nin yanına Nine çok açım kalmadı takadım; daha yolum çok uzun /nine al demiş o dürümü ona Bilmiyormuş amma içinde zehir olduğuna Bir yudum su üstüne / ayrılmışlar her yolcu kendi yoluna Teskereye gelen genç / geç vakitlerde varmış köyüne / çalmış anasının kapısına Daha girer girmez içeriye bir karın ağrısı / bir karın ağrısı bildiği gibi değil Anası? ne oldu’ki, oğul Bilmiyorum ana? yolda gelirken ihtiyar bir nineyle karşılaşdım Çok açdım ve, çok yorgundum bir dürüm verdi bana onu yedim Eyvah der hatırlamışdır kendi verdiği zehirli dürüm’dür /dünyada tek oğlu vardır Kötü niyetli ana / birlikde yaşadığı oğlunu kendi eliyle zehirlemişdir Musafir 10 nasibiyle gelir / birini yer 9,zunu bırakır gider’dir Hem nimetlerimi gönülden ikram edin/ emirdir eksiltmem çoğaltırım der/belliki bilmiyordur. Yahya sevim ; Aydın . |