tangur tungur ferfecir
kuyruğunda teneke tekir
ah sizi gidi bacaksız veletler sizi
karanfil sokak cümbüşün adresi...

ikliminden midir nedir?
tüm nesneye sirayet etmiş canlılık, şölen
vur patlasın, çal oynasın ve dahi hengame
gel de eğlenme...



baksana kediye
ağzında ciğerle nasıl da mutlu kaçıyor önümsıra
ve ardında, çöpten çıkan üç beş kedi daha...
koşturun köftehorlar koşturun !



mahallede top oynayan çocuklar
taştan kaleler yapmışlar
nasıl da kan ter içinde
topun peşinde onlarca çocuk...


karşı pencereden bağıran muazzez abla
ve nihayet isabet tam da cama
kızmaz mı, kesmez mi topu muazzez ...
yine yarım kaldı maç...


güzel kızlar karşı kaldırımda
bir yanda laf atan erkekler
bir yanda çiçek satan teyzeler :
"ablam iki sipani bir demet çiçek
almaz mısın be ya..."


küme olmuş kapı önünde yaşlı teyzeler
dedikodu kazanı kaynamaz mı hiç
kimi çekirdek çıtlatıyor, sakız şaplatıyor kimi
gelen geçeni çekiştiriyorlar
koca karı gülüşleri karışıyor karanfil sokağa
seyyar satıcıların çığırtkanlığıyla...




iki çocuk on iki, on üç yaşlarında
ellerinde tef, dümbelek
baryam babanın ağzında klarnet
önlerinde oynayan süslü bir ayı...
diğer tarafta nebahat anne
önünde mendil
elinde bakla
fal açıyor genç kızlara...



burası karanfil sokak
her köşesi canlılık
her köşesi başka bir telaş
kimi zaman kavga, dil dalaşı
karanfil sokak burası...




akşamın kızıllığı düşüyor usuldan
usuldan geçerken akşam sonunda
akşam sonunda bitmeyecek bu darbuka
bu darbuka, göbek köçek
b i t m e y e c e k . . .



...