Bir Kilo patates, bir gülManavdan bir kilo patates, çiçekçiden bir gül al bana. Bir dal sigara da bana ver, aşkımızla zehirlenelim! Marketten bir kutu Calgon, kitapçıdan bir aşk romanı al. Düdüklü tencerenin, yapay meyve aromalı gazozun kapağı… Bana Uludağ marka gazoz ısmarla, kakaolu dondurma al. Evlilik yıl dönümüzü kutlarken bana hediye almaman ile övüneyim! Doğum günlerinde çocuklar gibi var gücümüzle üfleyelim mumlara. Ama ölümden bihaber yaşayalım mütemadiyen. Tüm arzulardan sıyrılmış olarak durgunlaşalım, mekanikleşelim! Seksin son kırıntıları da tükenince anlayalım bir kilo patatesin sırrını. Çamaşır makinesinin mekanik aksanı aklımıza gelsin sevişirken. Mekanik, otomatik, programlanmış evliliğimiz. Bana az, sana çok benzeyen çocuklarımız oldu. Halı şampuanı kokan halılarımız, mahrem mekânlarımız. Yumuşak seccadelerimiz, dantelli sehpa örtülerimiz… Ütüsüz kumaş pantolonların, rengârenk başörtülerim… Allah’a ve eşe tapan kişiliklerimizle sonsuzluğa uçalım sevgisiz sevgilim. Ilık örtülerimiz altında uyurken Cuma sabahı namazdan önce okunan sala, Aynı zamanda ölümüzü duyursun mahalleliye. Her şey kadar basit, bu kadar yeknesak, bu kadar mekanik mi gerçekten? |