KALDIRIMLAR ÇOCUĞUHer sabah erken kalkar, ağarmadan tanyeri, O çalışır çabalar, yoktu o’nun kimsesi. Baba yüzü görmemiş, tanımaz annesini, Sefaletten ölmemiş; ama çokça çekmişti. Dışarda geçiriyor, zavallı dört mevsimi, Nerde olsa yatıyor, yazın sıcak iyiydi. Derteleri depreşirdi, soğuk kış günlerinde, Gözleri nemlenirdi, bacalar tüttüğünde. Yılmıştı yalnızlıktan, geceleri sevmezdi, Yalnız kalacağından hiç olsun istemezdi. Sessiz sesiz gezerdi, gün boyunca her yerde, Zaman geçer giderdi, bir ekmeğin peşinde. Büyük hüzün çökerdi, bazen küçük gönlünde, Gözyaşları dökerdi, çekilir bir köşede. Ekmeği dörde böldü, nerde bulsun yemeği? Zeytini çöpte gördü ekmeğe katık etti. Her şeye rağmen yine yaşamayı severdi, İnanmıştı kadere ’şikayet niye’ derdi? Günün yorgunluğuyla kenara çekildi mi, Uyur kalırdı orda, Unutup dertlerini. Şu aylar geçe geçe, mevsimler değişmişti, Soguğu, tipisiyle kış günleri gelmişti, Kış gelince nasıl da dertleri çoğalmıştı, Kuytuda titremeye yine terkedilmişti. Pantalon delik deşik, giysi yerini tutmaz, Ceket kısa, incecik bedenini korumaz. Rengi solmuş bir gömlek, ayakkabılar eski, Çorabı yok giyecek, zayıftı, çaresizdi. Fırtınalar eserken, donduracakmış gibi, Dudakları uçarken, güller açtı çehresi, Her hücresi donuyor, diken diken tüyleri, Karnı da doymuyordu, kış gerçekten çetindi. Çaresiz kötü günde ’bulurum belki’ dedi, Koştu ekmek peşinde; ama hep nafileydi. Sönmüştü ümitleri, çaresiz yürüyordu, Vakit geçip gitmişti bitkin, halsiz yorgundu. Hiç birşey yememişti, cigeri yanıyordu, Ayaktaydı zoraki, kafası çatlıyordu. Küçük yorgun yüreği, çok hafif atıyordu, ’Az daha gayret’ dedi, yol ortasında durdu. Ağır ağır yürürken, ayakta sendeledi, Gözleri kararınca boydan boya serildi. Düşüş o düşüş oldu, açılmadı gözleri, Ne O’nu gören oldu, ne O seslenebildi. Dondurucu soğuktan morarmış çatlak eli, Kanarken ayasından O artık habersizdi. Bir tek vicdan sahibi, uzatmadı elini, Toprak bağrına bastı, O’nu her gelen gibi. O daha on üçünde süymüş selvi gibiydi, Gitti beraberinde hayalleri, düşleri. Gelip geçmişti ömrü, bir yaz yağmuru gibi, Bu vakitsiz ölümü hiç de fark edilmedi. Kaldırımlarda doğdu, kaldırımlar eviydi, Kaldırımlar çocuğu, kaldırımda can verdi. 03.03.1978-25.04.1978 Yalvaç |
Yol’un sarp’a sardı önü yokuştur.
Sevdanın yolları boran’ dır kış’ tır.
Tozmasam bir türlü, tozsam bir türlü..!!!
TEBRİK EDERİM