TİLKİNİN ORUCU*Gezinirken ormanda tilki kendi hâlinde; Görür geyik budunu bir ağacın dalında. Karnı açtır velâkin içine şüphe düşer Kontrol eder geriyi ardında niyet eşer. Geyik budu bağlıdır bomba ile tuzağa; Bunu görüp durur mu hemen kaçar uzağa. Başını kor ayağa, sessiz yatar sotaya; Gözü geyik budunda, kafa yorar rotaya! Biraz sonra kurt gelir; bu duruma şaşırır Konumun tuhaflığı düşünceye düşürür. Ve merakla yöneltir: “Dostum ne yapıyorsun?” Tilki sakin: “Uzandım. Neden kıl kapıyorsun?” “Niçin budu yemez de aval aval bakarsın?” “Bugün orucum desem, manzarayı çakarsın!” Kurt: “Bari ben yiyeyim karın ağrım son bulsun.” Tilkide bir nezâket: “Âfiyet şeker olsun!” Kurt buda uzanınca bir patlama, toz, duman Yerden göğe savrulur; feryat, figan; “Of, aman!” Kurt perîşan yatarken hareketsiz yaralı Tilki buda yanaşır; yerken olmaz oralı. Kurt kızgın: “Ey şerefsiz! Oruçluydun sen hani?” Tilki: “Demin top attı, duymadın mı? Pes yâni!” Her mesel bir misâldir mümkün mü ders almamak? Kıssamızın hissesi; kurnaza yem olmamak! 26.09.2006 15:48 03.10.2006 07:18 Salih ERDEM / AYDIN *Hikâyeden-fıkradan- şiire uyarlanmıştır. |
Tilki buda yanaşır; yerken olmaz oralı.
Kurt kızgın: “Ey şerefsiz! Oruçluydun sen hani?”
Tilki: “Demin top attı, duymadın mı? Pes yâni!”
Her mesel bir misâldir mümkün mü ders almamak?
Kıssamızın hissesi; kurnaza yem olmamak!
26.09.2006 15:48
03.10.2006 07:18
Salih ERDEM / AYDIN
Kıssadan hisse
Mükemmeldi ders niteliğindeydi severek okudum
Yüreğin kalemin susmasın
_______________________________Saygılar