KAR TEPELERİ
Benzemez birbirine hiçbir tane.
Salına salına düşerken tepelerime, Dersen bu tepeler nerede? Kimseleri sokmadığım yükseklerde, Bilmek istersen neler yaşandı, Bu ıssız tepelerde, dinle; Evvel zaman önce, Bir bahar mevsiminde, Bir başka söktü şafak, Bu ıssız tepelere, Önce kızıllığı sarhoş etti, Sonra titreyen tene birden değdi, Gönül durur mu? Acaba derken, birden meyletti, Kamaşan gözler, ışıldayınca güneşle birleşti, Büründü birden tepeler, Bin bir çeşit renge. Dönüyordu tepeler, kalmamıştı denge, Gitmek istiyordu, beliren hedefe, Atılmak isteyince, gel gel diye. Kırdı körpecik filizleri, tedbirsizce, Büküldü boyun, Süzüldü yaş, Esmeye başladı rüzgar, Birden geçti bahar, Artık uzaklaşmıştı güneş, Başka yerlere, çok yükseklere, Bir başka vuruyordu giderken ateşi, İncitmek istiyordu belki, Tepeler ise bahar gittiğinden beri, Daha bir sıkar olmuştu filiz filiz kökleri, Zaman geçti güz geldi, Yemyeşil tepeler çok eskidendi, Alev alev rüzgarı savurdu tepeler, İncecik kumlarla kaplı her yer, Güneş bile göç etti Çöktü gece. Buz kesti her yer sessizce, Vurunca soğuk derin derin kalbe, Başladı kar taneleri dökülmeye. Kar taneleri kaplayınca bütün tepeleri, Gökteki ay ışıl ışıl belirdi. Duyunca şırıldayan sesleri, Üzülme! Var her gecenin bir ardı dedi, Toprak yavaş yavaş gevşedi. İçten gelen bir ses, sabır, belki dedi. Nasılsa mevsim soğuk bir geceydi. Güneş belki döner geri. BENDAS 15 OCAK 2008 |
ellerin dert görmesin
saygılar