Görünüşte Büyükler!
Kızmıyorum, kızamıyorum
Çocuklara, gençlere… Sıkıyorum dişlerimi Öfkem size, kahrım size! -Görünüşte büyükler-! O gençler, o çocuklar, Dünyaya geldiklerinde Cennetten birer müjde Billurdan damlaydılar... Pırıl pırıldı hepsi Güneş gibi, ay gibi Dışı temiz, içi temiz Özleri tertemizdi! O zaman gönülleri O zaman yürekleri Yüzleri kadar aktı Hepsi de; dolunay kadar berraktı Itır kokusunu, Menekşe kokusunu aratmazlardı Baldan bile tatlıydılar… Şimdi ise kızıyoruz onlara Sahi, onlara mı? Kim bilir? Belki de kendimize, Ya da; Onlara öğrettiğimizi sandıklarımıza Daha doğrusu beceriksizliğimizden Öğretemediklerimize kızıyoruz! Yok, yok, demeyin sakın Kim öğretti hırsızlığı, arsızlığı? Kim öğretti küfrü, yalanı, talanı? Kim öğretti adiliği, bencilliği? Sevgisizliği, saygısızlığı kim öğretti ? Soysuzluğu, namussuzluğu kim öğretti? Kim öğretti hainliği? Kim öğretti caniliği!... Kızmıyorum, kızamıyorum... Çocuklara, gençlere… Sıkıyorum dişlerimi Öfkem size, kahrım size -Görünüşte büyükler-! |