İnsanlar imandan, ihlastan, İslamdan uzaklaştıkça PKK'nın, İsrail'in, AB'nin, ABD'nin empoze ettiği ateist, kominist, marksist, siyonist propagandanın etkisinde kaldı. II. Abdülhamit'in tahtan indirilişinde ve Cumhuriyetin kuruluşunda etkin olan Masonlar yoğun Laiklik propagandası ile dini değerleri ve Osmanlıyı aşağıladılar, gözden düşürmeye çalıştılar. Sürekli ırkçılık empoze ederek insanları birbirlerinden uzaklaştırdılar. Bunun sonucu PKK ve benzeri İslam düşmanı, millet düşmanı oluşumlar kolayca taraftar buldu. Sütçü İmam'ın, Kazım Karabekir'in, Nene Hatun'un, Kara Fatma'nın imanına sahip olan kaç Kürt PKK'ya katılabilirdi? Elbette sıfır.

Bizi millet yapan, biz yapan, birleştiren ve bütünleştiren İslam akidesinden uzaklaştıkça terör arttı. PKK bir sonuçtur, sebep ise İslama ve İslam kimliğine karşı II. Abdülhamit'in tahttan indirilmesinden sonra takınılan tavırdır. Kimi "İslam denilince aklıma çorap kokusu geliyor." dedi, kimi Hz.Peygambere "Arapoğlu" dedi, kimi "Irkımızı ıslah etmek için Avrupa'dan damızlık erkek getirelim." dedi, kimi "Hacca gidersen Muhammed seni bırakmaz." dedi, kimi kadınların başörtüsünü onursuzca açtırarak, başörtüsüne teferruat diyerek Müslümanları sırtından bıçakladı, kimi "Atatürk varken peygambere ne gerek var?" soruları sordu. Türkiye'nin temel harcı İslam değerleri bu şekilde sürekli horlandı, dışlandı, unutturuldu. Bir yandan da bale, balo, caz, güzellik yarışması vb. Avrupa'nın çirkin, nahoş kültür öğelerini sürekli reklam yaparak kendi özdeğerlerimiz aşağılandı. Kimi halen "7. yüzyılda Arapları geliştirmek için yapılan yasaların bugün ebedi ve ezeli olarak kalmasına imkan var mı?" diyerek, Kuran-ı Kerim'e hakaret eden alçakça, kafirce sözleriyle manşet olmaya devam ediyor.

Fakat fazla endişe etmeye gerek yok. Müslüman halk olup bitenlerin farkındadır. Onlarca darbe, kriz, kaos, kumpas girişimini; Haçlı planlarını, içteki ve dıştaki işbirlikçilerini etkisiz kılmayı başarmış, Osmanlı ve Çanakkale ruhu yeniden yeşermeye, öze dönüş fikri durdurulamaz bir şekilde büyümeye ve gelişmeye başlamıştır. Biz biraz daha kendimize döndüğümüz, biraz daha azimle ve kararla çalıştığımız zaman sadece PKK değil, PKK'nın taşörönü emperyalist devletler de çifte standart politikalarının hesabını verecektir.

Türkiye'nin önündeki en büyük engel zihniyet sorunudur. PKK bu sorunun bir sonucudur. Türkiye ise zihniyet sorununu son on, onbeş yıldan beri aşmıştır. Bu sorunu aştıktan sonra her alanda büyük ilerlemeler kaydetmiş, kendi savaş gemisini, helikopterini, trenini, tramvayını yapar duruma gelmiş, hatta eski anlayışla ihtimal dahi vermediğimiz uzaya mekik bile göndermiştir. Bu yüzden etrafımız emperyalist devletlerin politik oyunlarıyla ateş çemberi ile sarılmıştır ancak; biz Allah'ın inayeti ile bütün zorlukların üstesinden gelebilecek imanlı bir milletiz. Hepsi geçecek, yeni Türkiye üç kıtada at koşturan Osmanlı'dan bile daha güçlü olacaktır.

Cahil kaldığımız müddetçe daha çok musibetlere düçar oluruz. Bu halimizle yönlendirilmeye açık, kim ne derse onu araştırmadan kabul eden, rüzgârın önünde savrulan yaprak misali ordan oraya savrulmaya mahkûm bi garip topluluğuz.
Kur'an bize nasihat ediyor, Hadis-i Şerifler bize nasihat ediyor, cümle Ehl-i İman bize nasihat ediyor. Ama biz ne kadarını tutup da hayatımızda tatbik ediyoruz. Etmediğimiz içindir ki ''Bir musubet bin nasihatten evladır'' sözü gereği bugün ki musubetlere düçar oluyoruz. Bizi musubetten başka hiç bir şey herhalde kendimize getirmeyecek. Vura-kıra, yana-yıkıla bir gün eyvah! Kur'an a, sünnete uymalıyım yoksa bize huzur yok deyip uyanacağız.
İnşallah tez zamanda uyanmak dileğiyle...

Selam, dua ve saygılarımla...

duyarlı yürek sesinize yürekten kutluyorum...
anlam dolu bir serzenişti...tebrikler ve saygılarımla...HŞT