Ölüm Meleği Çeker İpini
Ölüm meleği
Benim kapımı da çaldı Soğuk yüzü içimi ürpertirken Elim ayağım dolandı. ’’Vakit geldi, var mı bir diyeceğin?’’ dedi. Boğazımda son nefesler çırpınırken Acı çeken titrek bir sesle ’’o dedim’’ -O da kim adı yok mu? -O işte; ömrümü yolunda tükettiğim adam... Vuslatını hayal ederken yitirdiğim Ayrılık çanlarının sesiyle, veda ettiğim hayırsız -Bu kadar çok mu? sevdin onu, dedi Boğazım düğümlenirken, gözümde nem Ürkek bir kuş titremesiyle ’’evet’’ dedim Aklımın mantığımın almadığı kadar Canımı uğruna serecek kadar hem de... Ben ki; Onun deniz gözlerinde boğuldum Sevda limanında O vefasızın kalbine demir attım Yakamoz ay ışığını Onun gözlerinin seyrinde gördüm Ay’ı güneşi yıldızları onunla tattım Karanlık gecelerimi, onun hayali ile aydınlattım Gökten yıldız kayardı ve ben onu dilerdim Çoban yıldızı göz kırparken Ben onun omuzlarına başımı koyardım... Dağların ıssız tepelerine çıkıp Adını haykırırdım kaç bin kez Sesim dağ yamaçlarından süzülüp Kayalarda yankılanırken Ovada ki çiçeklerin bile Bir başka boynu bükülürdü Gelmeyecek biri için Bu çağrı, aşkı dilenmekti sanki... Üzerimde karabulutlar dans ederdi Varlığı ırak iken ben vuslatı bekledim Yokluğu paslı hançer gibi saplandı... Ölüm meleği acıyarak baktı yüzüme; -Peki dedi bu kadar çok severken Ölüme ve toprak kokusuna merhaba diyebilecek misin ? -Ayrılık günü, gözyaşlarıma aldırmayan adama İşte o gün, çakmıştım toprağa bir merhaba selamı Ölüme hazırım... Zaman iyice daraldı Sırtını bana döndü bile Zembereğin çarkı durdu sanki İbresi kırık bir saatin Son dakikalarını sayarken Ölüm meleği çeker ipini... Nazlı HüzünYıldızı |