GitmeliyimTitrek dişlerinin korkak gözlerine, Gece yarısı yanmış mum ışığı… Çığlıklarını köpeklere devretmiş çekirge, Karanlıklardan sıyrılarak gitmeliyim. Kahverengi yuvarlak tozlu masa, Altmış üçten kalma üstündeki dergi; Dolu bardağımı boşaltıp, çayı içmeden; Mektepli aşklarımı bırakarak gitmeliyim. Seyr ile serenad ederken avare… Dolaşıp dünyayı hayalden uzak, Dönüp baktığında olmadığım yere; Elvedanı yüreğime alarak gitmeliyim. Yıllarca kurup düşünü, bu muymuş o? Mutsuzluk ceketini gözlerinin omzuna asarak, Kulaklarımdaki bedduanı dökerek denize; Vefayı beklemeden aşktan gitmeliyim. Doğduğum şehir, yaşadığım şehrarengiz; İlk aşkıma Fatiha okuduğum cadde, Ayrılık kurdelesini şiirle keserek; Sensiz şehirlerden vedalaşarak gitmeliyim. Anlatılması güç, karanlık ve korkak; Seni debdebelerden kurtardım da şimdi, Babana olan kinini kalbinden alarak… Dostluğunu yerleştirerek gitmeliyim. Öldürdüğün masum kalplere ab-ı hayat, Sür ile diriltilen düşleri uyandırarak… Gerekirse bir kere de yerine ölerek, Sana mutluluğu sonsuz ederek gitmeliyim. Sevdamın konduğu buseli yüreğimi, Bir kandil gecesinde, hediye ederek… Senin olsun, hayattan vazgeçerek, İnsanlık nedir öğreterek gitmeliyim. Kutlu doğumun bayram heyecanını alarak, Annemden vedayı; babamdan elvedayı; Aile nedir öğrendiğinde vefayı… Yaşa diye düşlerinle bırakarak gitmeliyim. Sırları alarak serden geçerek, Aşkını alarak senden geçerek, Kalbine huzuru sensizliği seçerek; Korkunu ruhundan alarak gitmeliyim. Gitmeliyim, gitmeliyim, gitmeliyim… Her şeyimi, her şeyinle; her şeye bırakarak, Kalbini delerek aklından geçerek… Elvedanı gözyaşlarımla bırakarak gitmeliyim. HASAN AKBAL |