Korkunun sukunetiBir işler çeviriyor olmalıydı tutunup eteğime bir kara çalı gibi kim bilir neyin peşindeydi sık sık edebiyat sokağına uğruyormuş ben görenlerin yalancısıydım gece ve gündüz hem de her saat başı saniye sektirmeden uyuyordu gözü açık var mıydı onun kadar hızlı hafiye bir o kadar da pısırık gözünde kara gözlükler her an pusuda görende ne önemli işler yapıyor diyesi biliyorum artık neyin peşinde o aşk’ın ben de ben de dedektif gölgemin takipçisiyim bir gidelim bakalım ne varmış şu edebiyat sokağında hemen sağında bir okul elli metre ilerde yeni yapılmış bir cami varmış cephesi çini döşeli ben diyenlerin yalancısıyım uyusa bir sayıklıyor diyeceğim de demek ki konuşuyor kendi kendiyle arada delice bir bakışla geziniyor yüzümde aşk nerelerde çiçekler açmıyor eskisi gibi açsa da kokusu yok ortalık sis duman ve bunca bolluk varken çocuklar neden açtılar yüzlerinde korku tedirgin bir suç işlerken yakalanmış gibi helal ekmekleri diziliyor boğazlarına ve büyük büyük adamlarcasına yorgun sırtlarında ağır yükler endişeli mutsuz umutsuz yüzler habire söyleniyor -bahar ayı değil mi Mayıs çiçekler çağlaya durdu -güller mis gibi kokmamakta hamakta iki baldırı çıplak serçe tarlaları keneler sarmış cirit atıyorlar meydanı boş bulmuş şeytanlar el ele nerede dedektif gölgem gözlerde ışıklar sönmüş herkes tetikte tükenmiş şıklar ceplerde liralar şöyle dursun yok metelik te yerle bir olmuş kutsal ne varsa anam ağlar bir tek anam ağlarsa çocuk gülüyorsa çiçek açıyorsa gün aydın diyorsa ilk yaz ve çocuklar buldularsa edebiyat sokağını o zaman anlarım ki mevsim bahardır aylardan Mayıs aşk’ı da bulmuştur hafiyem gölgem dedektif 17/Mayıs/2014/Cumartesi/Bodrum Yüksel Nimet Apel |
Ah, bahar... Her zamanki gülüşün nerede? Hüzün yağmurlarıyla geldin bu Mayıs...
Gönül dolusu sevgiler ve selamlar sevgili Nimet Hanım' cığım...
Kalemin hiç susmasın. Güzellikler diliyorum.