KÖMÜR KARASI SOMATürk Milleti ağlıyor, bebeler- eşler yasta Çırpındıkça yürekler, daha beter yaralı. Müjdeli şerbet sunar, melekler gümüş tasta Yudumlayan civanlar, uçmak için sıralı. Bir avuç kömür için; hayatımızı sunduk Karanlığa dalarak, kömür tozuyla yunduk. Evime ateş düştü; halimiz şimdi koma Ne ocaklar söndürdün; kömür karası Soma! Öfke burun ucumda, görevliler pür-telaş Sokaklarım panikte, kamyonlar tabut taşır. Cömert bu gün Azrail, ölüm ne kadar beleş Ekranlarda simsarlar, durmadan yara kaşır. Nasıl acı Ya Rabbim; feryat yürek yakıyor Saçını yolan anam; siyah yazma takıyor. İflahı mümkün değil, kalbe yapsanız yama Ne ocaklar söndürdün; kömür karası Soma! Talihim de kömürmüş, tıpkısı işim gibi Refahı tadamadı yaşadığım şu hayat. Ailemin durumu yoksulluğun en dibi Üç-beş siyah zeytinle, ekmeğim dünden bayat. Şimdi kimler tutacak yavrumun ellerini? Savrulurken rüzgarda, saçının tellerini. Ağlayan bebeğime, kim götürecek mama? Ne ocaklar söndürdün; kömür karası Soma! Dik dur ihtiyar babam, mezarımın başında Gözlerinden tek damla, üzerime akmasın. Çocuklarım emanet, daha üç-dört yaşında Şu yalancı dünyaya, umutsuzca bakmasın. Yokluğumu bildirme; yetimlik kışta ayaz Dolanarak sarındım kefenim kardan beyaz. Nefesim tükendikçe, eridim döndüm muma Ne ocaklar söndürdün; kömür karası Soma! İsmail Süklüm (Şiirime yorumlarıyla destek olan gönül dostlarıma ve de güne layık gören seçki kuruluna teşekkür ederim.) 17 Mayıs 2014 Kastamonu |