Paspartolu Hırsız
Onundur
Şunundur Bunundur Hiç mi hiç önemli değil Adamın biri Girdiği yerleri soyardı Bir adı vardı onun Bir de soy adı.. Az daha unutuyordum O denli kurnazdı Hırsızın hırsızlardan Bir de tayfası vardı Ne denirdi Hırı olmayanlar ’Hadi Hırsızlık yapalım Lâkin Uzak savuşalım birbirimizden Alimallah bir emir gelir Zılgıtı yeriz en büyüğümüzden Birdir malımız Birbirimizi hırsızlamamalıyız’ Alıştı mahalle Alıştı şehir Dünya bile Hem alıştı Hem de şaştı ki Of ’Doğrucu Davutlar’ da vardı Bir de Tanrı’nın sopası Durup bakalım gari Bir hocamız vardı üfecikken Islık çalaraktan Savururdu kıçımıza Nar çubuğudur Zalim yakar Bir sopa yedi ki Tanrı’dan Tam söyleyecekken sabah sabah Hanım suçlu vallahi O söyledi Çıkarken kapıdan Kimi hırsız vardır beriden ırağa Kimi hırsız vardır ıraktan beriye Vardır var Bir de Tanrı’nın da sopası var Vurur elbet Her haytalığın bir başı olurmuş Bir de sonu Sürer mi ilelebet Anladı bittiğini Anladı bitip gittiğini Mahalle de bir derviş vardı Verin dedi şurdan Sararmışlardan sarı bir çerçeve Bitmişler aşkına Gitmişler aşkına Pasparto da ister şimdi şu hayta Gümüş tozlu suya bandırıp Sararmış geçmişlere eklemeli soysuzu Dünya puştlardan çekmedi mi hep Bari kıyaklık bizden olsun Afilli bir poz ver yavrum Hooop şip şak Ve geçmişin nefretine binaen bir tablo Hemi de paspartolu Ne pir-ü pâk … 15 mayıs 2014 Denizli |