7
Yorum
12
Beğeni
0,0
Puan
1527
Okunma
Uykusuz bir gecenin şiiri gibi
Yakalayıverir ilmiğinden terörist bir imge
İt gibi dizilmiş sözcüklerin eliyle
Hırlayan sessizliğin korkusu
Şizofren acıların gaddar öfkesiyle
Koynunda barbar gecenin
Küf tutmuş yalnızlık kokusu
Yıkanmaya muhtaç ruhumun duvarlarında
Aynanın karanlık yüzüne itiraflar
Ardı sıra keşkelerin akıntısında
Bir çocuk kadar utangaç
Bir günahkâr kadar mahcup
Bir ben kadar sana muhtaç
Hiç kimse senin gibi gidememişken
Herkesten
Her şeyden
Çok olmak da ne
Sesindir kapı tokmağı
Tenin değil mi şu solmuş çiçekler
Ne farkı vardı gözlerinden gecelerin
Okuduğum tüm şiirlerde saklı sesin
Oysa
Ne çok gittin
Ne çok sevdin gitmeleri
Bir çocuğun oyun oynamayı sevmesi gibi
Sen hep kör-ebeydin
Yalnızlıklar doğurtan
Ve bunu hiç görmeyen
Aşk denilen oyunda
Bense yağmur yüklü kadınlar sevdim
Yüzgöğümde yağan
Bitti(!) yüzümün topografyasında
Firari yabancı otlar
Şimdi kurak bir mevsimin arifesinde
Anarşist bir devrim ruhumu ele geçirirken
Kaplasın göğümü mavi bir perde
Kulağımda sağır edici bir ç/atışma
Kimvurduya giden üç beş kafiye
Kelepçeli elleriyle suçsuzluğunu haykıran imge
Şiirsel bir dilde cesur sloganlar
Yaşasın gece
Yaşasın kör-ebe