DEVREMÜLK AŞKLARGüneş, Kara Tepede, Uyuyan güzelin üstünde, Hemen battı batacak. Gölde maviler kayıp, baştan sona gülistan. Limanda salkım söğütler, Saçlarını yıkıyor, serin sularda üryan.. Camları alev alev, karşı kıyıda evler, Masallardan fırlamış ejderhalar gibiler. Henüz yeni tanışmış iki yabancı. Yürüyorlar beraberce, suskunca. Onlar, yaz aşıkları, Kör bir taassupla, içi boşaltılmış sevgiyle Bağlanmışlar hayata, şehvetle. Adam soğuk İngiliz, Kutuplarda buzdağı. Kadın sıcak bir zenci, Çikolata bardağı. Birlikte gidiyorlar sahilde, Eğirdir’den Adalara el ele. Mola verip ara sıra; iki şıpsevdi, Şehlâ şehlâ bakıyorlar güneşe Günebakanlar gibi. Gölgeleri birlikte, dalgalara düşüyor, Adımladıkları yolun dışında, Ortak noktaları yok, belli. Farkında olsa da, olmasalar da, Yalnızlıkları, hüzünleri, Gölgeler gibi büyüyor, Ağustosta yürekleri üşüyor.. Onların ki, yaz aşkı; Ne adap, ne adalet içinde bu alıntı, Sevgide rant hayattan alâlede çalıntı, Sararıpta dökünce ağaçlar yaprakları, Geçmişsiz geleceksiz bitecek bu aşkları. O zamana kadar, iki çıkarcı kaçak, Gafletin kör mumlarında, Işıklar arayarak, Kullanacak birbirini, havai hayasız, Birer devre mülk olarak. Bir hesap sormadan, bir hesaba vurmadan, Ölçüsüz, yaşanacak, mahremsiz, arsızca an, İçgüdüler neyi arzuluyorsa, öyle yaşanacak zaman. Yaz bitince bitecek, bu çetrefil kaçamak. Herkes gemisinde kaptan, bitmeyen sevgisiyle, İstediği denizlere, tekrar yelken açacak, Eskisini aldatmaya, bir başka yenisiyle. Hiç yaşanmamış gibi, Kapatıp eski defterleri, Dağınık paramparça, Perişan ve gayesiz, Koşacak, her ikisi, Yeni devremülk aşklara. Eğirdir |