kim bilir sevgili...
kaçıncı basamağıdır,bu şiirlerin
yahut ne kadar eskimiştir, mürekkebim kaçıncı vaktin soluğunda ki çaresizliği katmış önüme çıkıyorumdur kim bilir sevda rengi tırabzanların sesi ne kadar tutar ellerimden de adım alırım kadim bir öykü olmuş meşkine kim bilir, belki çöker kalırım bir yerde ne de olsa şiir değil şairim sevgili satırlar baki kalemimse fani elbet bir göç mevsimi yolculuğa ismim eklenecek ve basamakların ruhu yetimleşecek ne hazindir ki ancak o gün sen veda kelimesinin hüznüne erişeceksin ve gözyaşının manasına mürekkep sürüp yokluğundan doğma yokluğuma mananın dehlizlerine inerek en katran karasına kederim diyeceksin kim bilir belki bu sayede beni seveceksin ölüm olsa da umut bitmiyor işte sevebilme ihtimalin yaşamı dizginleyip toprağa bile sevdadandır diyerek çıkarıyor kim biliyor ki bu zirve ölüm derken ölümün sana aşk doğurma ihtimalinin bu mürekkebin yazgısı ve şairin kalan tek hayali olduğunu sen dahi bilmiyorsan kim bilir ki sevgili... |