]…ORTA YAŞLI ADAM…
[ kalin
Orta yaşlı adam ses tellerini tüten sokak lambalarına asarak, Terk edilmiş ev gibi terk ediyordu kendini,sevgilisinde Aklının en ücrâ köşesine siniyordu bir baykuş ,iniltileriyle Ağır ağır tüketiyordu gözlerini tedirgin bir unutuşun adında Geri dönüşü olacak bir gidişin kapısını açmak istiyordu İstiyordu ama… Sonra yükses sesle konuşmaya başladı kendi kendine - Yağıp, dinen yağmurlarda unuttur bana kendini Yoksun ya, Alevli bir şafakta çarpsan beni serin rüzgârlara Sevmelerim yalnızlık rengine dönüşse düşüp düşüp her kalkışımda Ve bütün şehirde saat dokuzu beş geçse göç vaktinde Ve belli belirsiz bir nihâvent boyun büküşünde düşsem sana hâlâ Peki, ben kaybolurken kendimin kendinde, kimdesin sen..? Sabahın gözlerini silerken Güneş bilinmeyen köşelerinde bu şehrin, Sanki bir sığınma duygusuyla saklanırım avuçlarıma Daha çok yalnızlık düşer payıma sarsılan yollarda İçim bulanır Ama gitmeliyim Kar beyaz bir karanlıkta kimse benim ayak izlerim olmuyor çünkü… Yetim kalıyor maden ocaklarının kör karanlığında adamlar Mahzenine küsmüş karanlık gibi okunmamış kitaplarda Büker boynunu benim gibi ...dedi. … Orta yaşlı adam, Yüksek sesle yapılan bu iç hesaplaşmanın ardından Hafif kalan sevmelerin çatlak camından baka baka Ara sokaklara daldı, kayboldu Dönmemecesine… süleyman altunbaş...22 nisan 2014...bafra...saat 00:17 |