TUZ ACISI
TUZ ACISI
bir yıldıza verir sırrını gece sırrın yüküne yorgun ayın öte yüzü hep bu sebep karanlık... hangi uykuya dalsam karabasan kalemi kırık bir sevda ötesinden dökülür yıldızlar kırılır ayışığı damla damla gözyaşıyla suya alev dokunur, dilim lâl söyleyemem adını. siyaha döner içimdeki acı dökülür bir sokağın çıkmazına kaldırımlar, köşe bucak yalnızlık cevapsız sorular, kendi ekseninde sarhoş yitirir umudunu, tükenir lügat titrek bir gölge devrilir kaldırımlarda pervaneye sürgün düşer, kendi acısına yenik solmuş bir nefes… göğsümde sevda, sorgusuz bir şiire dökülür tel tel saçların hangi yarayı kanasam, tuz acısı dilimde adın sus düşer payıma yine her dem yine de eremez sırrına bu sancının... cam kırığı gece, kanayan yara düş kaçkını, ve sessizlik... şimdi kapatıp gözlerimi yokluğunun ülkesinde bir karanlığa üşüyen bir söz gibi and olsun şiire ki çığlık çığlığa bir sır arafta bir uyku yastığa düşen göz yaşına and olsun ki fark ettim... bu da böyle olsun iki satır arası ömrüm ellerin niyetine bir tuz acısı sızlar içim ŞAHBEYİT FATİH ŞAHİN IŞIK |