pazar rüyası
sakin ve mutlu pazarlarımız olsa birlikte mesela...
tatlı bir ’günaydın’la başlasam güne kurt gibi aç olsam iştahım olsa. sabırsızca beklesem fırın kuyruğunda dumanı tüten sıcacık bir ekmek için. dönsem eve elimde başı koparılmış ekmek. sen açsan kapıyı bembeyaz sabahlığınla balkonda yapsak kahvaltımızı deniz manzaralı rüzgar burnuma sürse denizin kokusunu denizden daha dalgalı saçlarından balık tutsak iskelede beraber... benim oltam boş olsa hep bir balık varken seninkinde... gülümsesen her seferinde kıskandırırcasına.. ama.. ama olmaz değil mi? hayat bir film değil çünkü.çünkü sen yoksun ne buğulu ekmek var nede güzel pazarlar... ne deniz ne dalgalı saçların.hiçbiri yok ve asla olmayacak..değil mi? sadece erken kalkılan pazartesiler, alarm sesiyle başlayan iştahsız kahvaltısız sabahlar yürünen kilometreler korna sesleri şehrin gürültüsü ve her yere yayılmış yanlızlık kokusu... |