Düşün ki Zamanda Nereye Gideceksin
Zamanın erişilmez uzak kıyısında
Akrebi yelkovanına sayarsan Saatin tiktaklı cilvesine kapılınca Saniye sayanına dalarsın Zamanın ulaşılmaz kayalık bölgesinde Saatlerden oluşan günlere koşarsın Günler haftalarla buluşunca Geçen aylara bakarsın Zamanın cilvesinde yılları böyle kovalarsın Zamanın engebeli çıkışında Dört mevsime tanıksın Her mevsime bir ad koyar Yaz ile kışını Zamanın cilveli oyunu içinde Baharıyla hazanı tanırsın Ama aralarında ki farkı anlamazsın Sanırsın ki aradaki fark sıcaklıkla, Açıp yeşillenen gülleri, sararıp uçuşan yapraklarıdır Zaman ister karşı kıyıda İster senin yanında Hatta içinde olsun Akrebi, yelkovanı, saniyenin peşinden koşsa da Saatler günleri, haftaları, aylarla, yılları bulsa da Yılları ekleyip asırlarla buluşsa da Mevsimlerin doyumsuz güzelliğine varılsa da Cilvesine kapılmış gidersen Beyhude geçen ömrün içindesin Ha âleme padişah olmuşsun Ha asırlara ömrünle hüküm sürmüşsün Dur düşün, Düşün vardığın sonuca ve sona Ne aldın ne koydun cebine Neleri sığdırabilirsin beş metrelik kefene Behey gafil aldanma zamanın cilvesindeki koşuşa Aldanıp da boşa yolları aşındırıp koşma Geldiğinde çıplaktın beyaza sarmalandın Gittiğinde de çıplaksın beyaza sarmalanacaksın Dur düşün, Düşün ki zamanda nereye varacaksın Üç beş kuruşa tamah edipte mideni harami gibi doldurma Gözünü kör edipte yetimin hakkına dokunma Aza kanaat etmezsen çoğa aldanır uzanırsın harama Kul hakkıyla, yetim hakkıyla nasıl varacaksın huzura Dur düşün, Düşün ki zamanda nereye gideceksin Dinçer Demirel |