ÇARESİZ ÖKSÜZ
Gün sabaha hoşgeldin telaşında
Gece çoktan minder atmış uyku sarhoşluğuna Güneşin sıcacık gülüşü alın terimi okşamakta Yeni doğan sabaha merhaba Işıl ışıl saçları kocaman bakışlarıyla Ensemin soğuk duvarına yaklaşmakta Ateşi cehennem volkanı olsada Cennet sıcaklığıyla içimi ısıtmakta Bir şeyler ters gitmeye başlamıştı Güneş bana küsmüş üzerimden ışığını kesmişti Mafya tipli üç beş bulut belkide haraca gelmişti Zorba yıldırımları kabadayı şimşekleriyle Ben güne damlıyordum gökyüzü bana ağlıyordu Adına yağmur dedikleri hüzünler yağıyordu Her damla gözyaşlarımda çoğalıyordu Bitmeyen çığlığın çaresiz haykırışlarıyla Kendimi benliğime benliğimi sokağınıza bıraktım Kaldırımları sesiz, kalabalığı ıssız, yürek korkusuzdu Patlamış logarlar kirli suları çilekeş yolları Terkedilmiş coşkuyla karşıladılar duygularımı Sokağınızdan geçiyordum soluk soluğa Bir ev sıvası eksik duvarları çırılçıplak Bastonunundan yoksun yaşlı çınar Oysa yağmur iyice azmıştı fahişe kıvraklığıyla Tanrılarmı ağlıyordu yoksa delice Nasıl yağardıki yağmur her gün her gece Yüzümü okşuyor bedenimi hırpalıyordu delice Gırtlağına yapışı canını verdi yoksul ev son nefesinde Bir ses yankılandı kulağımın limanında Ağıt değildi türkü değildi bilmediğim şarkıydı Sanat musikisi nihavent makamımıydı peki neydi Vurdu geçti ıslak bedenimin yorgunluğuna Kediydi galiba belki bir kuş öksüz kanarya Yoksa süs köpeğimiydi Kokana ablanın sıkılıdığı herhangi bir hediyemiydi Sahi içimi böylesine acıtan bu ses neydi Merak içinde döndüm sese baktım ses bana baktı içimi yaktı Biri kıvrılıvermişti taşların merhametli gölgesine Açtı çıplaktı ama onurluydu baktı baktı bana birdaha baktı Oysa utanmaya bile yüzüm kalmamıştı keşke yer yarılsaydı Kendi kendine kızıyor söyleniyor sövüyordu Her kelimesi gelmişine geçmişine diyebiliyordu Bir çocuk dokuz yaşlarında son nefesinde ölüyordu Ben gözlerine baktım yüreği beni yaktı baktı baktı sadece baktı Daha ne oldu demeye kalmadan başladı söze Oysa ben et sevmemki dedi onurlu kibiriyle Babam ayda bir kez tavuk alıyor onu bile yemiyorum Diye mırıldanabildi aç biçare sesiyle Biz yedi kardeşiz daha dördü ekmeğe muhtaç Babam sakat anam kaç gündür halsiz aç Küçük kardeşim hasta yok çare alamıyoruz ilaç Anlattı anlattıda insanlığımdan utandım Sahi abi bugün bayrammış dedi Dindarlar kurban kesti pirzolamı yedi Abi bizimkiler kemik bile göremedi Yıktı beni can evimi parçaladı geçti Bizim komşuda bize et getirmiş Kemiği iyice temizlemiş yağın en iyisini göndermiş Yağ yiye yiye midem firarda yüreğim ağzıma gelmiş Sarıldım gözyaşlarına birdaha öldüm Zaten dişlerime doluyor canımı yakıyor Ne biçim et ağzımda erimiyor midemi yakıyor Yok abi yok şu insanLarı anlamıyorum Sarıldı çıplak bedenine yumdu gözlerini derinliklere Ayhan Aslan |