Yaşlanmak Böyle Bir Şey Olmalı
Ölmeme ne kadar zaman kaldı, bilmiyorum amma
Çok kalmadığını düşünüyorum. Rüyalar görüyorum. Ya annem çağırıyor yanına beni, ya babam çağırıyor yanına. Ve ben hep, ağlayarak uyanıyorum uykularımdan. Hayaller görüyor, anılarımla yaşıyorum devamlı. Ve etrafıma bakıyorum, Bazen. Birkaç akranım ya kalmış, ya kalmamış etrafımda yaşayan. Sanki sadece bir ben kalmışım gibiyim hayatta. Dediklerine göre, Şimdi bir de ben, çocuklaşmışım, Nazlı bir çocuk gibi olmuşum, huysuzlaşmışmışım. Öyle diyorlar bana. Sözlerimi falan dinleyen de yok. Oysa ben dinlesinler diye sakal bile bıraktım’ da, Yine de, aldıran yok bana… İnsan bir kez, yaşlanmaya görsün. Gör sen o zaman. Çoluk çocuğun elinde sen nasıl rezil olursun. Kimse senin bir bildiğin var’ mı yok’ mu diye düşünmez, Akıl vermeye kalksan da sen, Sana tercübeli demezler bir de, bu bunamış bu derler arkandan Ve bulunduğun meclisten bile, kovulursun sen. Etrafındakiler hep gözünün içine bakarlar, Ne zaman ölecektir diye sana. Sana sabah akşam bakmaktan bıkarlar Ve doğru dürüst konuşmazlar ve seninle sohbet bile etmez olurlar. Bir kaşık yemeğe, bir bardak çaya Seni mahkum ederler’ de doydun’ mu diye sormazlar, İşte bu yüzden çoğu zaman ölümü düşünüyorum. Ne zaman gelecektir diye ! Benden bir an önce kurtulsunlar diye. Tıpkı rahmetli babam gibi şimdi uzaklara bakmaya başladım dalgın gözlerimle. Ah babam ah… Sen de öyleydin, bir zamanlar sen de öyleydin yaşlılığında. Hatırlarım da ! Yaşlılığında hep mezarlığa doğru döner düşünceli, düşünceli bakardın. Elinden bir türlü düşürmediğin sigaranla. Yanına yaklaşsa sorsa sana biri, Elinde bir mendil, hemen ağlamaya başlardın. Ah babam ah, Ben de, senin durumuna düştüm bak. 12 Nisan 2014 Ahmet Yüksel Şanlı er |