Su olup gel
ve sen koca bir ömrü alıp gittin, şimdi gelebilme ihtimalinin ihtilalini ihmal ediyorum!
ama biliyorum; ne senin gelmeye gücün var, ne de benim yeni bir merhabaya.. çok zaman geçti aradan, günler bizi yabancılaştırdı. belkide dudaklarından dökülen o acımasız sözler, aramıza aşılmaz duvarlar ördü. oysa ben senin gözlerinde bulmuştum arayıp da bulamadığım o kimsesiz sevgimi, oysa senin gözlerindeydi geçmişim. unutmaya çalıştım; olmadı. kendimi kaybettim; aramaya çalıştıkça.. şimdi sen hasretini çektiğim gözlerini yabancılaştırıyorsun benden. sanki o gözler, hiç bakmamış gibi bana. o aşk sözcüklerini söyleyen sen değilsin sanki. bana bu kadar yakınken, öyle uzağımdasınki.. elimi uzatsam, koca uçurumlar oluşacak sanki bir anda. ve ben tam sana ulaşacakken kayıp düşeceğim en derinlere.. şimdi bana yakınken, öyle uzaksın ki aslında.. bir yabancıymışcasına.. memleketim olan gözlerinde, gurbetlik çekiyorum şimdi.. hiç gitmediği topraklara ayak basan gurbetçi sanki gözlerim. ve şimdi sen, mutluluklarımı, sevinçlerimi giderken ayaklarının tozuyla birlikte götürdün.. ve bana; hüzünleri, öfkeleri, yalnızlıkları bıraktın.. ve şimdi sen, tüm bunları bir solukta yaptın, bense soluksuz izledim; solumdaki adamı.. ve şimdi sen, öyle bir gittin ki, dilimdeki cümleleri de beraberinde sürükledin.. öyle bir gidişti ki bu.. hiç bu kadar yara almamıştı kalbim.. öyle bir gidişti ki bu.. su bile dökemedim ardından, su gibi git diyecektim su gibi gel.. olmadı, gözyaşlarımı damlattım; su oldu, yağmur oldu, içime taştı.. öyle bir gidişti ki bu.. sanki yıllardır bunu bekliyormuşcasına.. öyle bir gidişti ki bu.. bir elveda hiç bu kadar canımı yakmamıştı.. ve şimdi içime akıttığım gözyaşlarımla söylüyorum; su gibi git, su gibi gel.. ya da vazgeçtim, hiç gitme.. |