Duydun mu?Gazoz kapaklarından tencerem, tavamı Mozaik taşından ayaksız masamı Kibrit çöpünden çatal ve kaşığımı Atladığım ipte takılı kalan ayağımı Uçurtmamın kuyruğuna asılmış umutlarımı Duydun mu? Masum çocukluğumu borçlusun bana Benimde bir ihanet borcum var sana… İçimde yeşermeye çalışan duygularımı Kumların sıcağında buharlaşan nemli tenimi Yüreğimin hislerine ilk çırpınışlarını Ayaklarıma vuran dalgaların sesini O dalgalarda kaybolan hayallerimi Duydun mu? Yaşayamadığım gençliğimi borçlusun bana Benimde bir ihanet borcum var sana… Gökyüzünde uçan kuş kadar hafif omuzlarımı Tökezlemeden seke seke giden bacaklarımı Her yükü kaldırıp doğrulabilecek belimi Ruhuma can veren sonsuz düşlerimi Sağlık pınarında çağlayan bedenimi Duydun mu? Yitip giden yıllarımı borçlusun bana Benimde bir ihanet borcum var sana… Katlandıysam her türlü cefana Sesim çıkmadıysa eziyetlerine Özgürlüğümü alabildiysen elimden Vardı bir amacım, mücadelem Sonuçta o gün geldi çattı Sen kazandım saysan da Bendim kazanan aslında Duydun mu? Sel olup akan gözyaşlarımı borçlusun bana Benimde bir ihanet borcum var sana… Bir canım var alabileceğin Buyur, onu da al gücün yeterse Eski hükmünü sürmeye çalışman nafile Ne sen eski sensin, Nede ben, eski ben Çok sular aktı gitti bu köprüden Yok, artık şimdi eyvallahım bile ortada Duydun mu? Yok, ettiğin bir ömrü borçlusun bana Benimde bir ihanet borcum var sana… Sanma ki çok uzaklarda Ha bugün Ha yarın Belki yarından daha yakın Ölsem de iki elim hep yakanda… Duydun mu? 03.04.2014___________________Seher_Yeli Seher Zerrin Aktaş |
ay çekirdeği sapından atlarımız vardı