ZEYNEP
Kömür siyahı gözleri vardı
Yalansız, yasaksız bakan. Korkardım gözlerine bakmaya Düşerim diye gözlerinin en derinliklerine Karşımda dururdu bahara selam veren karanfiller gibi Zaten bahar onun gamzelerinde açardı ben için O avuçlarında bir yudum mavilik getirirdi Ben de zerdaliler toplardım ona avuç avuç. Sıcak bir yaz ikindisinde Yaşlı ceviz ağacı gölgesinde otururduk. O şarkı söylerdi ben ise utanırdım. Koşardık sonra Ecelden kaçar gibi Karşımızda dağlar, bir gölge boyu uzaklığında. Çıkardık en yükseğe, en güzele. Kalp atışını duyardık dağların ve seyre dalardık Mezopotamya ovasını. Karanlık çökerdi Üşürdü Zeynep ve ben üstüne örterdim yıldızlı geceleri. Taşralı bir sevda yaşardık Zeynep ile başkalarınca rivayet sanılan. Oysa kimsesizlere bir umut, kuraklığa bereketti sevdamız. Severdim onu ele güne karşı, severim aya güneşe karşı. ve bilirdim hiçbir sevap yarışamazdı , ona sevgim ile. Öyle riyasız Öyle çıkarsız severdim Bezâr/ |