yiğitkatiller özgür gezerse orda bir yer var uzakta, çok uzaklarda uzaktadır doğu... milattan iki bin yıl sonra günlerden kesif bir cuma mevsim sonbahar aylardan kasım... yiğit mihrini takmış gelinin saat geceyi beş geçe. sessizlik çöker avluya vardiya gezer üç beş asık suratlı adam, iner ensesine yiğidin alnında ılık öpücüğüyle duvaklı bir gelin kalır... şafak vakti aralar gözlerini tepede bir ışık, güneş değil belli ki etraf yarı karanlık, kan revan gömleğiyle mahzende bir yiğit kalır... mahkumdur yiğit suçu; sürçü lisan etmekmiş çalan bir bestede, yedi yıl üç ay mahpuslukta geçmez günler. görüş günü tel örgüler ardında suskun bir baba lal bir ana kalır... sayar günleri iki bin altı yüz kırk beş gün on sekiz saat... geçen geçmiş ömürden esaret bitmiştir kır saçlıdır artık yiğit. bedel ödeme zamanı çağırır dağlar koynuna yiğit özgürdür geride dilsiz şarkılar kalır... md |