Muhtar Meselesi
Ulaşırsam eğer ki harmanımın düzüne
Tükürmek istiyorum şu muhtarın yüzüne Köydeki Halime’yi kör Dursunla ayartmış Âlem yetmezmiş gibi bir de kendisi yatmış Dağdaki tarlamızı çirkef Mehmet’e vermiş “Ben muhtar değil miyim dört bir yön benim” dermiş Kara Osman, Memiş’i çok haraca bağlamış Körüklü çizmesini gözyaşıyla yağlamış Ahırda ki öküzü bir nazarla iç etmiş Asılsız iftirayla çok çocuğu piç etmiş Baldırını kaldırıp her ağaca işemiş Konağını altınla mücevherle döşemiş Köylüler yaka silkip “buraya kadar” demiş Demiş ama gel gör ki büyük zokayı yemiş Kara defter bir anda sayfa sayfa açılmış Köylünün kusurları ortalığa saçılmış Köylüler utancından kapıya çıkamamış Kocası karısının yüzüne bakamamış Düşünüp taşınmışlar demişler “ettik biat Yine bin sırtımıza ya katır de ya da at” |
ne iftiradan korkar ne yalandan
böylesinden korkulur
eskiler derdi ^''kork alllahtan korkmayandan''
böylesi idareciler varsa vay o milletin köylünün haline
harika bir şiir yüreğinize sağlık
kaleminize berekt kutladım gönül sesinizi