tazı
yalnızlığım ;
çatılara çıkarsan görünür şehrin her yerinden. bir sis gibi çökmüş , sırf bu şehir doğurdu diye beni... yan yana yürüyen her iki kişi benim yalnızlığım.. geniş yataklarda uyumuyorum yanımdaki boşluk buz gibi sarılacak diye soğukta kalp yavaşça durur diye öğretmişlerdi.. karanlıkta elimi uzattığımda , ölümümü bile tutsam ıpıslak böylesine kaybolmuş bir el yordamını istemezdim. cehennemin yolunda bile tabelalar olmalı . yalnızlığım büyük gruplar halinde istila ediyor kalabalıkları. şemsiye açılamayan fırtınalı bir yağmur gibi içlerine sızıyor.. ürperiyorlar , gece mezarlığın yanından geçen çocuklar gibi. kapkara bir ay yükseliyor bu gece içimden üçe kadar sayıyorum. zaman gelince koşabileceğimden tereddütlü . yaşanılan topraklara geçerken korkularını çiğnetiyorlar çocuklara. yalnızlığım kapı pervazlarında uyuyakalıyor her gece , arsız bir çocuğun annesi gibi utandırıyor beni. kırık bir omurgayla özür diliyorum sağdan soldan. umudum inanmaz bir suratla yüzüme bakarken. yalnızlığım öyle çok . bütün aynalara koymuşlar , tüm durgun sulara dökmüşler bazen gece dışarı bakınca görüyorum pencerede , başıboş bırakmışlar.. kulaklarıysa dişleri kadar keskin , adını söyleme . geliveriyor . "karga" |