sen yeterki gel
öyle bi estin ki
rüzgar değil lodos değil fırtına, kıyamet ardından görebildiğim aşksız gözlerin... sen, o şiddettle kapıyı kapattın yüzüme sıkışan parmaklarım değildi, keşke parmaklarım olsaydı. olsaydı da küsmeseydim sana, delicesine .. yeni doğmuş bebekteki gibi temiz sobanın içindeki kömür gibi sıcak ve sadece seni ısıtmak için yanan yüreğimdi kapıda sıkışan. o an işte deprem, deprem oldu yüreğimde yoksa ben sana nasıl küserim şimdi senin, o kapının ardında bıraktığın seni seven bir adamdan fazlası anlatsam kelimeler sığmaz yazsam yazamam kalem yetmez bişey değişmedi aslında, aslında sende farklı değildin onca kalabalığın içinde sadece sende kayboldum o kadar kahvenin fındıklısını seversin sen sadece bu yüzden tiryakisi oldum istersen sen kahveni içerken masal okuyayım hatta kahven hakkında romanlar yazayım sen yeterki gel. |