(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
kırmızı şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
kırmızı şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.
dizeleri ile giriş yapılmış şiire. Ancak daha henüz bir şey yok ortalıkta. Sonrasında gelecek dizeler anlamlandıracak ilk bölümü ve başlığı, öyle bir gidişat var şiirde.
'Cevdet Anday başında sokak lambası, her dizesinde ömrü uzayan Istanbul, peşi sıra Ankara'
Cevdet Anday? Garip Akımı'nın öncülüğünü yapmış bir şairimiz. İlginç. Hemen ardından 'başında sokak lambası'. hımmmm. Cevdet Anday ölü olduğuna göre şair ölü olmasını vurgulamak istese 'başında mezar taşı' derdi herhalde. Demek ki farklı bir anlam yükleniyor. O da 'sokak lambası' kelimesinde saklı olsa gerek. Cevdet Anday, şairin isminin verildiği sokak. Neden Cevdet Anday Sokağı dememiş acaba Serkan Canbolat? Şiir, eksiltmelerden elde kalan anlam bütünüdür derdi çünkü Melih Cevdet Anday... 'başında sokak lambası' söylemi ile okur uyarılıyor zaten Cevdet Anday'ın bir sokak olduğu konusunda. 'her dizesinde / ömrü uzayan Istanbul'... Kilit kelime uzamak. Ve sokak lambası ile ilintili. 'Gölge' anlamına karşılık geliyor 'ömür' ve 'dize' ise 'adım'a... Hemen peşinde Ankara. Bir kovalamaca ikinci bölümde resmedilen.
'Veli Kanık / karanlık' denirken Cevdet Anday'da olduğu gibi Veli Kanık'ın da burada sokağı ifade ettiğini belirtmeye gerek yok sanırım. Ve demek ki Cevdet Anday Sokağı başındaki sokak lambası Veli Kanık'a hiçbir katkıda bulunamıyor. 'Istanbul, soluksuz bir son dize'. Kovalamaca anının en heyecanlı anı, 'soluksuz' kelimesinde gizli. Peşinde Ankara ve tabi ki Ankara, Istanbul simgesi Boğaz düşkünü... Bu noktada cinayete meyil eden bir senaryo dizeler boyunca kameranın karşısında akıp giden...
'...'
Ve hemen sonrasında Ankara, Veli Kanık'tan Oktay Rifat'a döndüğü anda anlıyoruz ki Istanbul ölmüş... Ankara, katili Istanbul'un... Şiirin başlığı burada karşımıza çıkıyor. 'kırmızı'. Kan... Ve hüzün... Ve ilk bölümdeki 'üç günlük yağmur' Garip Akımı'nın öncülerinin yani Melih Cevdet Anday, Orhan Veli Kanık ve Oktay Rifat'ın Istanbul'un ölümüne kan ağlamaları şeklinde şifreleniyor.
'...' Ankara'nın Istanbul'un canına son verdiği an olarak belleklerde kalıyor. Bunu şöyle de yorumlayabiliriz: Şair de ölüm anını vermeyerek aslında Garip Akımı şairleri gibi Istanbul'un ölümüne üzüldüğünü belirtiyor. Elbette bu bir sav. Doğrusu ya da yanlışı olmaz. Her okur kendince doğrulara başvurabilir bir şiirde...
'...' açıklaması haricinde Serkan Canbolat'ın gözlemci yanını kullanarak görüş ve düşünce belirtmeden bir cinayet anını kaleme alışını görüyoruz...
Kesikli anlatım olarak şiirde pek çok şair tarafından kullanılan bu tür kimileri tarafından da kapalı şiir olarak adlandırılmaktadır.
ben b u şiiri daha önce okumuştum...doğrusu aklıma hiç böyle bir anlam gelmemişti...
sadece ankaranın istanbulun boğazını kıskandığı gibi bir düşünce olmuştu...
hani her şiire bir rehber gerekmez biliyorum ama bu şiire yapmış olduğunuz yorum için binlerce teşekkürler aklıma neler geldi neler...ben bu yorum ardından binlerce şiir yazabilirim...parmaklarıma engel olmazsam eğer...
'kentte
üç günlük
yağmur...'
dizeleri ile giriş yapılmış şiire. Ancak daha henüz bir şey yok ortalıkta. Sonrasında gelecek dizeler anlamlandıracak ilk bölümü ve başlığı, öyle bir gidişat var şiirde.
'Cevdet Anday
başında sokak lambası,
her dizesinde
ömrü uzayan Istanbul,
peşi sıra
Ankara'
Cevdet Anday? Garip Akımı'nın öncülüğünü yapmış bir şairimiz. İlginç. Hemen ardından 'başında sokak lambası'. hımmmm. Cevdet Anday ölü olduğuna göre şair ölü olmasını vurgulamak istese 'başında mezar taşı' derdi herhalde. Demek ki farklı bir anlam yükleniyor. O da 'sokak lambası' kelimesinde saklı olsa gerek. Cevdet Anday, şairin isminin verildiği sokak. Neden Cevdet Anday Sokağı dememiş acaba Serkan Canbolat? Şiir, eksiltmelerden elde kalan anlam bütünüdür derdi çünkü Melih Cevdet Anday... 'başında sokak lambası' söylemi ile okur uyarılıyor zaten Cevdet Anday'ın bir sokak olduğu konusunda. 'her dizesinde / ömrü uzayan Istanbul'... Kilit kelime uzamak. Ve sokak lambası ile ilintili. 'Gölge' anlamına karşılık geliyor 'ömür' ve 'dize' ise 'adım'a... Hemen peşinde Ankara. Bir kovalamaca ikinci bölümde resmedilen.
'Veli Kanık / karanlık' denirken Cevdet Anday'da olduğu gibi Veli Kanık'ın da burada sokağı ifade ettiğini belirtmeye gerek yok sanırım. Ve demek ki Cevdet Anday Sokağı başındaki sokak lambası Veli Kanık'a hiçbir katkıda bulunamıyor. 'Istanbul, soluksuz bir son dize'. Kovalamaca anının en heyecanlı anı, 'soluksuz' kelimesinde gizli. Peşinde Ankara ve tabi ki Ankara, Istanbul simgesi Boğaz düşkünü... Bu noktada cinayete meyil eden bir senaryo dizeler boyunca kameranın karşısında akıp giden...
'...'
Ve hemen sonrasında Ankara, Veli Kanık'tan Oktay Rifat'a döndüğü anda anlıyoruz ki Istanbul ölmüş... Ankara, katili Istanbul'un... Şiirin başlığı burada karşımıza çıkıyor. 'kırmızı'. Kan... Ve hüzün... Ve ilk bölümdeki 'üç günlük yağmur' Garip Akımı'nın öncülerinin yani Melih Cevdet Anday, Orhan Veli Kanık ve Oktay Rifat'ın Istanbul'un ölümüne kan ağlamaları şeklinde şifreleniyor.
'...' Ankara'nın Istanbul'un canına son verdiği an olarak belleklerde kalıyor. Bunu şöyle de yorumlayabiliriz: Şair de ölüm anını vermeyerek aslında Garip Akımı şairleri gibi Istanbul'un ölümüne üzüldüğünü belirtiyor. Elbette bu bir sav. Doğrusu ya da yanlışı olmaz. Her okur kendince doğrulara başvurabilir bir şiirde...
'...' açıklaması haricinde Serkan Canbolat'ın gözlemci yanını kullanarak görüş ve düşünce belirtmeden bir cinayet anını kaleme alışını görüyoruz...
Kesikli anlatım olarak şiirde pek çok şair tarafından kullanılan bu tür kimileri tarafından da kapalı şiir olarak adlandırılmaktadır.